+1
@20 güzel bi noktaya değinmiş. zübeyde anamız da çarşaflı. şimdi senin deli saçması düşüncene göre atamızın da zübeyde anamızdan utanması gerekir değil mi? gel bir bakalım bu konuya atamız zübeyde anamızdan utanıyormuyuş...
Ana Oğul ilişkisinin Boyutları
Hiç kuşkusuz Mustafa Kemal Atatürk’ün vatanından sonra en çok sevdiği annesi Zübeyde Hanım’dır. Atatürk’ün, annesi Zübeyde Hanım’a duyduğu derin sevgi tüm ömrü boyunca devam etmiştir. Bu sevginin en önemli nedenlerinden biri, Mustafa Kemal’in çok küçük yaşta babasız kalması ve bu süreçte Zübeyde Hanım’ın büyük fedakârlıklar göstermesidir. Annesine minnet duyan oğul, o yüce anaya hiçbir zaman saygıda kusur etmemiştir. Kılıç Ali’nin ifadeleriyle: “Annesi Atatürk’ü, Atatürk de annesini, ikisi birbirlerini adeta büyük bir aşkla severlerdi. Tuhaf değil mi? Zübeyde Hanım oğluna karşı adeta derin bir saygı beslerdi. Elini tuttuğunda sanki onu öpmek isterdi. Atatürk de annesine karşı olağanüstü saygılıydı.”(17)
Ana oğul arasındaki saygı ve sevginin boyutlarını Mustafa Kemal’in yaverlerinden Cevat Abbas (Gürer) şöyle gözlemlemiştir: “Ana ve oğul hazırlanmadan birbirlerini görmezlerdi. Ebedi Şef sabahları uyanır uyanmaz, eğer o gün annesini görecekse, birisi vasıtasıyla annesinden izin alırdı. Sonra büyük bir merasimde bulunacakmış gibi Atatürk hazırlanırdı. Bayan Zübeyde de hasta yatağında olsa dahi büyük bir ihtimamla Atatürk’ü kabule hazırlanırdı. Saçlarını taratır, işlemeli başörtüsünü örter, Makedonyalı gelinlik kızın zengin çeyizinden kalmış oyalı bürümcük gömleğinin üzerine ipekli entarisini giyerdi. Ve istanbulkari renkli maş-alahı ile resmi kıyafetini tamamladıktan sonra oğlunu beklediği haberini gönderirdi.”(18)
Cevat Abbas’a göre Zübeyde Hanım’la Mustafa Kemal, ana-oğul adeta birbirine aşıktırlar. Cevat Abbas’a kulak verelim:
“Bu ziyaretlerin her birinde Atatürk anasının mübarek elini saygıyla öperdi. Sonra anasının karşısında o büyük adam küçülür, Mustafa hatta Mustafacık olurdu. Konuşmaları, latifeleri pek içten kaynayan taşkın sevgilerin yansımaları idi. Çankaya’da bu ana oğul görüşmelerinin birinde (…)Atatürk annesinin elini öptü. Bayan Zübeyde oğluna elini uzatırken coşkun sevgisinin gözlerinde toplanan bütün ifadesiyle Atatürk’ü bağrına basmak istiyordu. Onu kucakladıktan sonra aziz Türk milletine eşsiz bir halaskar kahraman veren ana olmak itibariyle gururlanmalı idi. Fakat öyle olmadı. Bahtiyarlığı, gülen ve şirin yüzünden okunurken o büyük Türk anası kolları arasından uzaklaşan ciğerparesinin ellerine sarıldı. Atatürk: ‘Ne yapıyorsun anne?’ dedi, elini çekmek istedi. Bayan Zübeyde sükünetle ve kati bir ciddiyetle, ‘Ben senin ananım, sen benim elimi öpmekle bana karşı olan vazifeni yapıyorsun, fakat sen vatanı ve milleti kurataran bir devlet reisisin. Ben de bu aziz milletin bir ferdiyim ve onun tebasıyım. Elini öpebilirim.’ Cevabını verdi.”(19)
Düşünebiliyor musunuz, bir ana ki oğlunun elini öpmek ister ve bir oğul ki yapıp ettikleriyle anasını bu kadar mutlu eder...
kaynakça:
17- Atatürk’ün Sırdaşı Kılıç Ali’nin Anıları, s.508.
18- Turgut Gürer, Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer, istanbul 2006, s.94.
19- A.g.e, s.95.
bak görüyor musun? atamız hiç utanıyor muymuş?
neyse
uzun lafın kısası şimdi sen bu insana da laf etmek gibi bi gaflette bulunursan ki bulunuyosun, insanların hassas olduğu konularda sergilemiş olduğu savunma iç güdülerinin hedefi olursun. bu ne demek biliyo musun? ananı giberler ananı.
Tümünü Göster