+2
-1
noel aslinda türkler’in nardugan bayrami!
hıristiyanların isa’nın doğuşu olarak kutladığı noel bayramı, aslında çok eskiden türklerin kutladığı “yeniden doğuş bayramı”dır. bunu iki kültten öğreniyoruz; hayat ağacı ve güneş…
•
türklerde ağaç kültü
kült kavramı; yerel özellikler içeren dini törenler, töreler ve simgeleri kapsar. ağaç kültü birçok doğa inançlarının barındırdığı animizmde, ağaçların saygı gösterilmesi gereken bir ruha sahip oldukları ve ağaçlara gösterilen saygının bereketi etkilediğine inanmaktan kaynaklanır.
eski türklerin ve moğolların inancı tengricilikte ve kuzey amerikalı yerli inançlarında, dünyanın merkezinde duran, yer ve gök alemini birleştirdiğine inanılan “dünyalar ağacı” vardır. türklerin inanç sistemindeki tanrı anlayışı ile hayat ağacı arasındaki benzerlikler var. tanrı kâinatta var değildir, kâinatı yaratandır, tek hâkimdir, hiçbir şeye benzemez, canı veren de o’dur, alan da. bununla birlikte hayat ağacı da tektir, canlıların hayat kaynağıdır, daima canlı ve diridir. ağaç kültünün izleri oğuzlara kadar korunmuştur. “bay terek”, “temir kavak” , veya “hayat ağacı” denilen kutsal “evliya ağaç” inanışına benzer inançlara, sadece türk mitolojisinde değil, tüm dünya mitolojilerinde rastlanır.
türk kültüründe ağaç kültü, bütün dünya kültürlerinde yaygın şekilde yer alan hayat ağacı motifine yoğunlaşmıştır. türk boylarında hayat ağacı çeşitli adlarla anıldığı gibi, yaratılış kökeni olarak türk destanlarında da yer alır. akçam denilen bu evliya ağaç yeryüzünün tam ortasında bulunuyor. hayat ağacı ve üzerindeki kartal motifinin; türklerde hayatın başlangıcını, ilk insanın yaratılışını; dünyadan uçmak ve ölmeyi de temsil ettiği, destanlar ve mitlerde açıklanmıştır. hayat ağacını motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebiliriz.
tanrı tarafından kut verilerek dünyayı yönetmekle görevlendirilmiş olan türk hakanının bu görevi yerine getirmek için hayat ağacı’ndan nasıl güç ve kuvvet aldığı; türk kağanlarının mitolojik hayat hikâyeleri ve türk destanları’nda “kurucu hakan soyu ve hayat ağacı” bağlantısıyla bol bol karşımıza çıkar. türk kültüründe göğün direğinin çadır direği olarak nitelendirildiğini ve türk hakanlarının cihan hâkimiyeti anlayışını; “güneş tuğumuz-bayrağımız; gök de çadırımız olsun.” cümlesi ile ifade etmiştir. daha sonra şaman davullarını dikey bir eksen olarak ortadan bölen kutsal sütun, göğün direği olması ve kuzey sibirya türklerinden sahaların “cırıbına cırılıatta kız baxatıır” destanında göğün ulu direği tasvirinin geçmesi, hayat ağacı’ndaki göğün direği motifini açıklar.
kaşgarlı mahmud, oğuzlardan bahsederken, onların yüksek bir dağla yakınlıklarına değinir ve “gözlerine ulu görünen” büyük bir ağaca “tankrı” dediklerini söyler. derbent yakınlarında yaşayan kumukların dokunulmaz ve kutsal saydıkları ağacı, “tenkrihan” olarak adlandırmış olması ve diğer birçok tarihsel bilgi, türklerin gözünde “ulu ağaç”ın, tanrı’nın ilahi vasıflarını taşıdığını gösteriyor. osmanlı devleti’nin kurucusu osman gazi’nin uykusuna girip, egemenliğinin nerelere kadar uzanacağını gösteren; üç kıtaya dal-budak salan ve budaklarının gölgesi dört bir yanı örten de ağaçtı... rüyadaki ağaç motifi, türk destan kültüründeki hayat ağacına çok uygun düşüyor.
•
türklerde güneş kültü
proto(ön)-türklerin inancında güneş önemli bir yer tutar. göğe büyük önem veren ve gök tengri’yi tanrılar tanrısı olarak gören proto-türkler; yer yüzündeki tüm canlıların güneş sayesinde yaşadıklarını, güneşsiz yaşamın olamayacağını; güneşin doğuşu ile ortalığın aydınlandığını ve ısındığını, vahşi ve yırtıcı hayvanların inlerine çekildiklerini gözleyince, kadınların doğurganlığı ile güneş arasında bir ilişki kurmuşlardır. zira, hem güneş hem de kadınlar yeryüzündeki yaşamın devdıbını sağlamaktadırlar. bu nedenle kadınlara önem verip, saygı göstermişlerdir.
tek ve yaratıcı kudreti ifade için kutsal yerlere güneş resmi çizilmiştir. bu hiç bir zaman güneş’e taptıkları anldıbına gelmez!.. gökte ve yerde gördükleri en kudretli ve tek olan bu cismi, yaradanın sembolü olarak kullanmışlar. çünkü güneş hayat verir, toprağı canlandırır, bitkileri yeşertir, insanları ısıtır, bazen de kurutur, öldürür. sonsuz bir enerji kaynağıdır.
günümüzde bile uygurlar, dualarında "ey güneş’i ısıtan tanrı!" derler… yani "güneş bizi ısıtıyor, ama biliyoruz ki, onu da bir ısıtan var." bu anlayış güneş kültü’nün günümüze yansımasıdır.