1. 101.
    0
    aslında bu biraz kapalı bi durum. yani her mesleğin karakteri sınırlandıran deforme edici yanı var. benimki de biraz herşeyi kurcalamak ve de ketumluk, suskunluk, sanırım.

    bununla ilgili iki örnek var elimde;

    i- kürk mantolu madonna (sabahattin ali);

    "büyük salonun kapıya yakın bir duvarının önünde birdenbire durdum. o andaki hislerimi, bilhassa aradan bu kadar seneler geçtikten sonra anlatmama imkan yok. yalnız orada, kürk mantolu bir kadın portresinin önünde mıhlanmış gibi durduğumu hatırlıyorum. resimleri seyredip geçenler vücutlarıyla beni sağa sola itiyorlar fakat ben olduğum yerden ayrılamıyordum."

    kitapta böyle diyor. raif bey resmin karşısında çözülemez. kalakalır. konu temaya aşktır.

    ii- sevmek zamanı (metin erksan);

    http://www.youtube.com/watch?v=iIA-EMbw5CI

    adam kadının portresine aşık olur. kadının, portre ile kendisinin arasına girmesini istemez, bu durum onda endişe yaratır. ya portredeki kadına ait tahayyülü bozarsa diye. konu temaya aşktır gene.

    bu ikisine dair şöyle de bişey yazmışım zamanında.

    (bkz: kürk mantolu madonna/#88164691)

    hikayeler, kadınların bu ikisinde de adamları fark etmesi ile başlar.

    şimdi esas konuya giriyorum.

    dedim ya mesleki deformasyon belki de; ketumluk ve her şeyi sorgulama.

    feysbuku kapattım çünkü her gün senin sayfana bakıyordum, sadece seninkilere de değil, yorum yaptığın arkadaşların beğendiklerin vs. sorguladıkça içim içime yedi. işte tam da burda belki ketumluğum devreye girdi. susmak daha doğru gibi benim için, o nedenle hiç bakmamak için sayfayı kapadım...

    bilemiyorum, anlatamadım, bi zaman olur belki daha doğru kelimeleri seçebilirim.

    şimdi düşünüyorum da hepsi sen portekizden döndükten sonra başladı...
    ···
   tümünü göster