1. 1.
    0
    Marmara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Celal Yeniçeri de bu hadisin çok iyi incelenmesi gerektiğini düşünenlerden. Hadiste söz konusu olan hazinenin hayra vesile olmayacağını ancak, yine de insanların bu hadisi iyi anlayıp ders aldıkları takdirde muhtemel bir çatışmanın önlenebileceğini belirtiyor:

    "Fırat ve Nil nehirleri Peygamberimiz'in bazı hadislerinde geçmesi bakımından son derece önemlidir. Fırat Miraç'la ilgili bazı hadislerde geçtiği gibi, göklerle ilgili bazı hadislerde de geçmektedir. Fırat'ın altındaki "altundan" dağ ile ilgili hadise gelince, Sahih—i Müslim'in Kitabü'l Fiten adlı bölümünde geçmektedir. Peygamberimiz'in (s.a.v) hadisinden anladığımız kadarıyla Fırat altından bir dağ ortaya çıkaracaktır. Fırat'ın suları çekilecek de, insanlar onun yatağında birtakım araştırmalar yaparken mi böyle bir hazineyle karşılacaklar, yoksa suları akarken mi? Her ikisi de olabilir. Fırat ve Dicle sonuçta birleştikleri için Peygamberimiz Dicle'yi de kastetmiş olabilir. Hadiste belirtildiğine göre insanlar bu altını bulacak, bunun için çarpışacaklar ve bu yüzden çok kan dökülecek. Hadisten bu olayın kesinlikle gerçekleşeceğini anlıyoruz. Ve bu da pek bir hayır getirmeyecektir. Benim anladığım kadarıyla bunu bir zenginlik ve hayır kaynağı olarak görmemek gerek. Bazı zenginlikler musibet getirebiliyor. Ya da bu hadisi bir uyarı olarak da görebiliriz. Eğer bu bölgedeki ülkeler bunu bir uyarı olarak görürlerse ve ona göre hareket ederlerse çok büyük bir hayır da olabilir. Çünkü "mal" kelimesi hayır anldıbına da gelir Arapça'da. Pek çok ayette "mal" yerine hayır kelimesi kullanılmaktadır. Çünkü mal insanların hayrına yaratılmıştır."

    "Hazine potansiyel bir tehlike"

    Hadisle ilgili olarak Fethullah Gülen Hocaefendi'nin söylediklerine özellikle kulak vermek gerekiyor. Hayatının neredeyse tamdıbını islam kaynakları ile içiçe geçirmiş bir islam aliminin Fırat'la ilgili tespitleri konuyu daha ciddiye almamızı gerektiriyor:

    "Bugüne dek Fırat'ın başında dünya kadar katliamlar meydana geldi. Yakın tarihten başlayacak olursak, Fırat'a yakın bir yerde Irak ve iran katliamı oldu. 1958'de yine Fırat'a yakın bir yerde çok ciddi kıyım yapılarak Allah Resulü'nün torunları katledildi. Gerçi onlar da Devlet—i Âliye'yi arkadan vurmuşlardı. Belki, daha sonra olması muhtemel bazı hadiselere işaret aramak daha uygun olur. Mesela: Fırat'ın suyunun, altın değerinde olacağı bir devreye mecaz yoluyla bir işaret olabileceği gibi, yapılacak barajlardan elde edilecek gelirlere de "altın" sözüyle işaret olabilir. Ayrıca, Fırat'ın suyu tamamen çekilerek, altında toprak çökmeleri neticesinde böyle bir madenin de bulunması mümkündür. Fakat ne olursa olsun o bölgenin, islam aleminin bünyesinde, bir dinamit gibi, potansiyel bir tehlike olduğunun anlatılmasında şüphe yoktur. Bunlar bugün zuhur etmiş şeyler değil; ileride zuhur edecek hadiselerdir. Ve o günleri gören insanlar, Allah Resulü'ne bir kere daha bütün kalpleriyle "sadakte(doğru söyledin)" diyecek ve imanlarını yineleyecektir."

    Hocaefendi'nin özellikle vurguladığı şu: "Bahsedilen hazine ne olursa olsun bölgede islam alemi için bir dinamit gibi tehlike teşkil ediyor."

    Yoksa su mu?

    Konu ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Recai Kutan hadisin gündeme getirdiği konunun ciddiyetini daha da pekiştiriyor ve Fırat'ın ileride ne denli bir çatışma unsuru olabileceğinin ipuçlarını veriyor: "Güney komşularımızın neredeyse büyük çoğunluğu Türkiye'nin Güney hududundaki sularımıza gözlerini dikmiş durumdadırlar. Bu suların en başında geleni de Fırat'tır.

    Fırat nehri suları, sınır aşan bir nehir olduğu için Suriye ve Irak'ın bu nehirden talepleri vardır. Bu elbette ki önümüzdeki yıllar içerisinde Türkiye, Suriye ve Irak arasında Dicle nehri de bir arada mütalaa edilmek üzere müzakere edilecek ve temenni ederim ki makul ve adil bir çözüme varılacaktır."
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster