+1
-2
Kur’an-ı Kerim nüshalarını yırttıran, ezanı Türkçeleştiren, camileri depo olarak kullandıran Kemalist inkılapçıların zulümlerini, o uğursuz günleri yaşayanlar acıyla anlatıyor:
“ASKER TÜRKÇE EZAN NÖBETi TUTARDI”
“Askerler köye gelirlerdi, başında takkesi olan varsa onu başından alıp yırtarlardı, takanı döverlerdi. Karakola alıp ölesiye dövüp getirip köyün önüne atıyorlardı, kimse sesini çıkartamıyordu. Askerden çok çektik, çok dayak yedik. O zaman okuma yazma yoktu. Tek öğrendiğimiz Kur’an-ı Kerim’di. Onu da ‘askerler geliyor’ deyince saklardık. Bulduklarında yırtarlardı, yakarlardı. Okuyanları ve okutanları dayaktan geçirirlerdi, aç susuz nezarethanelerde bırakırlardı. Cuma günleri jandarma camide nöbet beklerdi ezan Türkçe okunuyor mu diye. Çok sıkıntılar çektik.”
“Geçmişten bugüne Arapça okunan ezanın ‘Tanrı uludur Tanrı uludur…’ şeklinde okunmasını nasıl hazmedebilirdik. Bu durumu kabullenmediğimiz için, ezanı jandarmanın olmadığı zamanlarda küçük çocuklara Arapça olarak okuturduk. Küçük çocuklara okutmamızın sebebi, onlara cezanın olmayışındandı. Ezanı Arapça okuyan çocuk jandarmaya yakalandığında, çocuğun kulağından tutup ‘sana kaç kez ezanı Arapça okuma dedik… Niye okuyorsun terbiyesiz…’şeklinde de çocuklarımızı jandarma gidene kadar azarlardık…”