1. 1.
    0
    land---kara
    soon---yakında
    then---o zaman
    so---bu yüzden
    private---özel

    wrong---yanlış
    true---doğru
    hell---cehennem
    safeguard---korumak
    bring---getirmek

    allow---müsade etmek
    comb---tarakmak(saç)
    fix---düzeltmek
    count---saymak
    get on---binmek

    meet---buluşmak
    throw---atmak
    get---almak
    get up---kalkamk
    put---koymak

    clothes---giysi
    appear---görünme
    feet---ayak
    cut---kesmek
    freedom---özgürlük

    bite---ısırmak
    forget---unutmak
    take---almak
    wear---giymek
    spend---harcamak

    pay---ödemek
    give---vermek
    arrive---varmak
    care--- bakım
    carry---taşıma

    got---var
    die---ölmek
    sılınce---susturmak
    keep---tutmak
    feel---hissetmek

    wish---dilek
    just---sadece-henüz
    keep-hold---tutmak
    surround---çevrelemek
    incredible---inanılmaz

    dream---hayall
    worry---endişe
    boş---empty
    go away---defolup git
    away---uzak

    sky---gök yüzü
    even---hatta
    villain---suclu
    steal---çalmak(hırsızlık)
    beat---vurmak. dövmek

    trust---güven
    kidding---dalga geçmek
    leave---ayrulmak bırakmak
    heating up---ısınma
    underthreath---tehlike altında

    wild---vahşi
    book---fill ise rezerve
    harmless---zararsız
    theat---tehdit
    sure---emin

    light---aydınlatmak
    brave---cesur
    yol---road
    way---yol. taraf kendi yolu
    myself---kendim

    own---kendi
    result---sonuç
    tower---kule
    town---şehir
    enemy---düşman

    Give me a hand!: Bana yardımcı ol, bana yardım et (şu işe bi el at). 400
    Any thing else?: Başka bir şey var mı?
    Be patient!: Sabırlı ol!
    Cheer up!:Neşelen!
    count me on-Ben varım
    As for me: Bence
    As soon as possible (A.S.A.P.): Mümkün olan en kısa sürede
    Do l have to?: Yapmak zorunda mıyım?
    Don’t keep the truth from me: Benden gerçekleri saklama
    Don’t let me down: Beni hayal kırıklığına uğratma
    Guess what?: Tahmin et ne (oldu)?
    I agree: Aynı fikirdeyim, sana katılıyorum
    I’ll fix you up: Sizinle ilgileneceğim
    It doesn’t make sense: Bunun bir anlamı yok
    It’s just what I need: Bu tam da ihtiyacım olan şey
    It’s no use complaining: Şikayet etmenin anlamı yok
    It’s too good to be ture: Gerçek olamayacak kadar iyi
    It’s up to you: Bu sana bağlı
    Keep in touch: Muhafaza et, irtibatı kesme, teması kesme
    Make yourself at home: Kendini evdeymiş gibi hisset
    More or less: Aşağı yukarı
    My treat: Bu benden.
    None of your business!: Seni ilgilendirmez
    So do I: Bence de
    Sooner or later: Er ya da geç
    Take care!: Kendine iyi bak, dikkat et
    That’s neat: ilginç bir şey
    You owe me one: Bana borçlusun
    Yes, I suppose so: Evet, galiba öyle
    You have got a point there: iyi bir noktaya değindi
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster