1. 1.
    +3 -2
    seytana saygi duyacaksiniz picler!o 2'lik yaratmasaydi iyi kotu akmazdi bu dunyaya, cokluk ortaya cikmaz hayat olmazdi,o allahin en yakiniydi gerizekalilar sizin katinizla onun kati bir mi saniyorsunuz? onun bildikleriyle sizin bildiginiz bir mi lan?.o elmayi yemesi icin ademi kandirmasa gibsen maddesel bilince yani insan bilincine ulasamazdiniz, ozgur secim hakki olmadan hayat mi olur gavatlar?o size secim hakki sundu,siz elmayi yediniz bu hale geldiniz. hirs olmadan gelisme olmaz,ego olmadan ilerleme olmaz bunlar hep seytandan gelen ozelliklerdir insana. seytan olmasa sen yine olurdun belki amma tas devrinde yasardin serefsiz!!

    bazi islam alimlerinin seytan gorusleri;
    Bu tür bir yoruma temel oluşturan ilk fikir, ehlibeyt imamlarından Caferi Sadık'a (öl. 148/765) atfedilir. Bu fikir, Allah'ın kullarını sınayıcı davranışlarının varlığına dayandırılır. iblis'e, Adem'e secde etmesini emrettiği halde aslında secdenin yapılmasını irade etmemiştir. Eğer iblis'in secde etmesini gerçekten isteseydi, iblis'i secde ettirmeye gücü yeterdi. Aynı şekilde, Adem'in, malum ğaçtanyemesini yasaklamıştı; ama iradesi ağaçtan. yenmesi yönünde idi. Eğer ağaçtan yenilmesini istemeseydi Adem yemeyecekti.

    Caferi Sadık'a atfedilen bu sözleri daha da geliştirilmiş bir şekilde Hallac'ın düşüncelerinde buluyoruz. O bu noktadan hareketle iblis figürünü ters çevirmiş, ona itibarını iade etmiştir. ,Böylece Tanrı hizmetkarı Şeytan imgesi geri dönmüştür. Allah bir sınayıcı olarak, bazen tuzak da kurmakta ve gerçek inananların bu tuzaklara yakalanmamasını arzulamaktadır. Bu yüzden bir irade ve emir ayrımı ortaya çıkmaktadır. Hallac, ibilis konusundaki islam içrekçiliğininfarklı görüşünü, işte bu temel prensibe dayandırmıştır. Ona göre, Allah'ın emri ile gerçek gayesi her zaman örtüşmeyebilir. Yani bazen emri başka, iradesi başkadır. Bir şeyi istemediği halde onu emredebilir. içrekçilere göre bu inceliği anlamak evrene derin bakmayı gerektirir. Hallac'tan etkilenen Abdülkerim el-Cili (ö. 1428) bu kavrayış inceliğini yine ince bir yorumla ifade eder. Ona göreiblis'in bu kavrayış duyarlığını gösteren incelik şu noktada düğümlenmektedir: Allah ona, niçin secde etmediğini sormamıştır; ona, engel olan şeyin mahiyetini sormuştur. iblis de emrin sırrına uygun bir cevapla: "Ben ondan hayırlıyım" demiştir. Yani Allah ve iblis diyalogu son derece derinden işleyen bir diyalogtur aslında. Konuşmanın yüzeyinde ne olup bitiyorsa derinliğinde tam tersi olmaktadır.

    Hallac, iblis'e verilen Azazil ismini de şöyle yorumluyor: "Azazil kelimesindeki 'ayn' [ayn, Arapça 'u lvi' ve 'ali' kelimesinin ilk harfi] 'iblis'in gayesinin ululuğuna, 'za' ['ziyade' kelimesinin ilk harfi] Ihimmetindeki değerin fazlalığına, 'elif ['ülfet' kelimesinin ilk harfi] ülfetinin büyüklüğüne, ikinci 'za' [zühd] makamı için gösterdiği zühde, 'ya' [ben, beni, bana] kendi ululuk ve yüksekliğine sığınmasına, 'lam' ['mücadele' ve 'bela'] ıstırap ve imtihanındaki mücadelesine işarettir.

    iblis'e yönelik bu düşünceler, tasavvuftaki şu düşünceyi çağrıştırıyor. Bedreddin Simavni, Varidarında şöyle dile getirmişti bunu: "Bir salik, küfür katına ulaşıp da o katı aşmadıkça tam Müslüman olamaz. Bu kat iki çeşit islam (Müslümanlık) arasında bir geçit olduğundan, orada duran salik zındık olur. Bu duruştan Tanrıya sığınırız. Ben de o kata ulaştım ve orada birçok zamanlar kaldımsa daçok şükür inayet-i ezeliyenin yardımıyla orayı geçerek selamet kıyısına çıktım"Tasavvufa göre, kötülük, iyiliği tamamlayan bir şeydir imtihan ancak onunla mümkündür. Muhasibi ve Hallac derler ki, 'yaradılış (hilkat) inayetin eseridir. Eğer Allah insana tecrübe hürriyetini vermeseydi aksiyonun ne değeri kalırdı. Allah kendine hizmet edeni (Hadim) sevdiği zaman onu tecrübe eder.'
    ···
   tümünü göster