+44
-10
hatırlatma ; okuma alışkanlığı olmayanlar okumasın ...
Yıllar evvelinin Radikallerinden birinde görmüştüm, özlü söz niyetine, manken Esra Erona Savaş Ay soruyor, "iz bırakan padişah var mı aklında?", Eron soruya "istanbul'u alan Fatih mesela. Bizans'tan almış. Yılı 1800'lü yıllarda ama tam tarihini çıkaramadım" diyor.
Bir utanma anı gelip geçmişti ruhumdan. Hatırlamıyorum ama böyle utanınca bir nevi kurdeşen atlatıyorum, kaşıntılar basıyor kollarımla saç diplerime. Sonra da bir köşede domuz gibi oturup Nazan Öncel dinleyip durumu toparlamaya çalışıyorum.
Bugün yine geldi o ataklardan. Vikipediler fayda etmiyor. "Şöhretlerden korkma" diye bir fobi var mı diye bakıyorum da bulamıyorum.
Lafı dolandırmayayım da ne benim canım sıkılsın ne sizinki.
O Ses Türkiyede bir yarışmacı yarışmayı yıkmış geçmiş. Hasan Doğru. Opera söylüyor. Caruso. Zonguldaktan yarışmaya katılıyor. Sahnede. Smokiniyle tatlı mı tatlı bir insan, ondan kimseye bir yamuk gelmez. Bir yazlık şemsiyenin altında iki limonata söyle, otur saatlerce. Yanında bir tabak tuzlu. Tatlıya gerek yok. Hasan Doğru az konuşuyor. Sorulan sorulara yanıt verirken çekinerek gülümsüyor. Papyonu hafif gevşek, ceketi biraz büyük. Ona bakarken insan bütün hatalarını temize çekmek istiyor.
Şahane bir ses. Yarışmanın birincisi belli sanki. Buradan herkese çok ekmek çıkar da jüri sosun, köpüğün peşinde. Jüriyi seyrediyorum. (Gökhan Özoğuzu bu meselenin dışında tutuyorum.)
Yaşadıkları yüzyılın adını koymak lazım. Düşünmemişlerdir. Ben de bilmiyorum. Tahminim var ama: Şımarıklık yüzyılı, sene 2013, saatlerimiz "şakaydı kaka oldu"yu gösteriyor.
Hayır sinirli değilim. Üzülüyorum. Utanıyorum. Cidden kurdeşen döküyorum.
Jüri, Hasan Doğrunun sesine bayılmış. Tak, tak, tak dönmüşler takımlarına gelsin istiyorlar. Sorular yöneltiliyor Hasan Doğruya.
"Ne işle uğraşıyorsun?" "Lokantada çalışıyorum" diyor. Kahkahalar duyuluyor jüriden. Seyircilere de herhalde kenardan, "Gülün" kartı yükseliyor. Herkes yerlerde. Anlamıyorum. Bu komik mi?
Sonra diyorlar ki, "Nedir yani?" "Görevin ne?" Bulaşıkçıysa ayrı bir dram, baş garsonum dese belki de "Vayss vayss"lar patlayacak. "Çorbacıyım" diyor Hasan. O konservelerden, kullanım tarihi çoktan geçmiş, küflü kahkahalar tekrar yükseliyor.
Çorbacı olmak ya da bir çorba ne kadar komik olabilir? Mercimek çorbası mıdır en komik olan? Ezo gelinler komik olmanın yakınından uzağından geçmez, içen bilir. Belki tarhana komiktir. Ama sanmıyorum. Kokusu anneyi hatırlatır, çeki düzen verirsin kendine.
Acun Firarda günlerinden kalma soru geliyor, "Dükkan sizin mi?" Neyse, onlarınmış. Yeterince dram soslu olmayacak ama, Zonguldakla çorbacılık cepte. Hasan Doğru restoranda her işe koşturuyormuş. Bu da iyi. Hasanın yerlere talaş döktüğü görüntüler yakında sinemalarda.
Murat Boz, "Canım ya smokine bak, ben de giymek istedim" diyor. Giy. Giy de ya Hasan Doğruda durduğu gibi durmazsa. Bu Hasan Doğruya doğru eğilme çabasıysa, onun seviyesine inme çabasıysa söyleyeyim Hasan Doğru daha aşağıda değil, yukarlarda. insan hep kendi boyunda aynaya bakınca normaldir bu şaşı bak şaşır vakaları da... Hasan Doğruya "Gel bana" diyeceklerine keşke onlar gitseler onun yakınlarına. Onun durduğu yer güzel, onun durduğu yer yeşil, onun durduğu yer iyi.
Vurgulayayım: Vallahi endişeliyim, korkuyorum.
Bu şımarıklık yüzyılı iyi değil. O konserve kahkahalar kanserojen. Hepimizi bu konserveler öldürecek, biliyorum. Öldürmeden önce erken teşhis rica ediyorum. Bir röntgendir, bir MRdır. Türk magazini sorsun bu ruh halini pgibologlara, iç hastalıkları uzmanlarına, kulak-burun-boğazcılara. Olur olmaz her şeye gülen şöhretlerimizin ağzından çıkan kahkahaları kulakları duysun. Besbelli bir yapmacıklık virüsü, bulaşıcı olmadan, tespit edilsin. Bu ekolu şöhret kahkahasının kısma düğmesi nerdeyse bulunsun. istirham ediyorum. Bir reçeteye, "Görülen lüzum üzerine yoğun meditasyon, akşamüstleri kaymaklı bisküvi ve çay, kuş öğünlerinde çorba" yazılsın.
Önümüz kış ama bazılarına hep yaz, bazılarına hep parmak arası terlik ya, darılıyorum. Ben hatalıysam, Ahmet dursun, ben gideyim. Allah'tan selamet ve dargın geçmeyen bir kış diliyorum.