1. 51.
    +1
    temmuz 2039

    "savaşa alışırmış insan giderek alışıyordum bende kayıplar 2 milyarı geçmişti artık kimse bir barış olabileceğine inanmıyordu.
    aklı olan kimsede inanmazdı zaten bu saatten sonra bütün dünya bir araya gelselerde geri çevrilemezdi verdikleri zarar. canı cehennemeydi dünyanın kıyamet gelmişti.
    su sıkıntısı iyiden iyiye baş göstermişti. su savaşları olur deniyordu yıllardır ama kimse böyle tahmin etmemişti eminim. artık kendi ülkemdeki insanlar bile 5 10 lt su için birbirini vurup yaralıyordu. tahrib edilen tarım alanlarının cezasını yeni yeni çekmeye başlamıştık. stoklardaki tahıl ürünlerinin bitmesiyle yeni bi tehlike vardı artık. salgın hastalık savaş su kıtlığı bir yana yiyecek ekmek bulamıyorduk.

    ama artık benimde umurumda değildi. bu savaş benden çok şey almıştı. sağ bacağımı elimdeki bi kaç parmağımı. ama bunlar önemli değildi. asıl darbe vuran yaklaşık 2 hafta önce aldığım lanet haberdi. eşimle çocuğumun bulunduğu sığınak bombardımana tutulmuş bi daha da haber alınamamıştı. zaten sadece yanık parçalar ve enkaz vardı.

    bu haber artık intihar etmem için gereken son nokta gibiydi. bi kaç defa eşebbüs ettiysemde hala tam olarak vazgeçememiştim sanırım. insan canı tatlıydı bu gerçeği kimse inkar edemezdi.

    yeni yeni kendime gelip görev başına geçmiştim tekrar. bu geçen bunalım sürecinde çalıştığım karargahta kalmıştım. ağlayan birbirine bağıran pgibolojisi bozulmuş askerlerle beraber durarak iyileşmeye çalışmak mı.. en zekice fikir değildi bi faydasıda yoktu zaten.

    uyuyabildiğim nadir anlarda bi bomba sesi yada eşimin çocuğumun çığlıkları bölüyordu uykumu yine huzursuz bi şekilde kıvranıyordum sadece..

    beni çağırıyorlardı ama daha işim bitmemişti bu dünyada bir türlü şansım benden yana olup bi kurşunla karşılaştırmıyordu beni bi nükleer başlıkla küle çevirmiyordu..

    alacak nefesim çekecek çilem vardı belliydi... "
    ···
   tümünü göster