1. 726.
    0
    sene 2005 ve sıcak güneşli bir ilkbahar gününde dışarıda bölük komutanı üsteğmenin karşısında bir kaç asker sıra olmuş bir vaziyette komutanın okuma yazma öğrenmeye gönderdiği iki askerle olan konuşmasını dinliyoruz.

    (konuşma anına kadar olan zamanın özeti)
    tabi komutan önceleri bu görevi bana vermek istemişti ve bende komutana "komutanım içimizde fen bilimleri öğretmeni var, ben işletme mezunuyum. öğretmen arkadaş bizden daha iyi öğretir" diyerek bu arkadaşları ona zimmetlemişti komutan. tabi bu iki arkadaşın amacı okuma yazmayı öğrenmek değil eğitimlerden arazi olmaktı. bu iki asker hem evli hemde çocuk sahibi bizden bile genç arkadaşlardı ve köy yerinde okuma yazma öğrenememişlerdi(okuma yazma bilmek ne kadar güzel bir şey değerini böyle bir durumda anlıyorsunuz). bu iki asker bir aylık okuma yazma eğitiminden sonra denemtimlerde albayın karşısında gazete okumayı başaramamışlardı ve üsteğmeni albayın karşısında zor duruma düşürmüşlerdi.

    (hatırladığım kadarı ile geçen diyalog ve askerler sadece dinliyorlar)
    "oğlum siz 1 aydır okuma yazma eğitimine gidiyorsunuz. bir tak öğrenmemişsiniz. lan oğlum size eşsek diyeceğim ama eşsek bile alfabeyi biliyor lan. eşsek a diyor i diyor ya siz. a de lan, sende i de. sizden iyi eşsek mi var lan. oğlum evli adamsınız lan, yarın öbürsü gün oğlunuz size baba şu tabelada ne yazıyor diyince mal mal tabelaya mı bakacaksınız lan. size iki hafta süre lan, okumuayı söktünüz söktünüz yoksa bu sopayı(elinde tuttuğu sopayı göstererek) size bir sokarım kafanızı çeviremezsiniz."

    bu konuşmanın geçtiği sırada beni ve yanımdaki yazıcı çocuğu bir gülme aldı, hani koparsın gülmektende gülemezsin ya aynısı. komutan o kadar esprili bir insandı ki konuşmasının yarattığı etkiyi bildiğinden bizim içimizde tutamadığımız dışarıya kaçan gülmelerimize bir şey demedi. bize dağılın dedikten sonra yazıcı arkadaşla bölüğün arkasında yaklaşık 10 dakika karnımıza gülmekten ağrılar girdi.
    ···
   tümünü göster