+2
churchill ve uzun seneler yanında çalıştırdığı hizmetçisi arasında geçen diyalog:
churchill eve sarhoş bir halde gelir.
hizmetçi : siz körkütük sarhoşsunuz!..
churchill : siz de çok çirkinsiniz. ama ben sabaha ayılmış olacağım.
+ pargalı başarılarından dolayı yıllık ödeneğini 3 milyon altına çıkardım.
- sağolun sultanım. ancak bir maaruzatım olacaktı. atanız mehmet han vezirine 4 milyon akçeyi uygun görmüştü.
+ sen kendini kimlerle mukayese ediyorsun pargalı, onlar istanbulu fethetti.. sen naptın ki?
11 eylül saldırısı sonrasında müslüman kelimesine kin beslenirken muhabirin biri muhafazid ali'ye;
- teröristlerle aynı dine mensup olmaktan dolayı ne hissediyorsunuz? diye bir soru sorar.
- siz hitler'le aynı dine mensup olmaktan dolayı ne hissediyorsunuz? cevabı ile ayarı alır.
günün birinde napolyon(hangisi bilmiyorum) ile ispanyol kralı bir toplantıda bir araya gelir. ispanyol kralı siz sadece para ve güç için savaşan görgüsüz insanlarsınız. biz ise şeref ve onur için savaşırız. der. bunun üzerine napolyon eee tabi insanlar ihtiyaç duyduğu şey için savaşır. der ve ispanyol kralı yerin dibine girer.
emre altuğ un sıcak klibi üzerine;
mustafa sandal : onun gibi vücudum olsa soyunmazdım.
emre altuğ : bende de onun gibi ses olsa şarkı söylemezdim.
churchill in parlementodaki konuşması sırasında 1 kadın ayağa kalkar ve bağırır : 'eğer sizin karınız olsaydım sizin kahvenize zehir koyar ve sizi öldürürdüm!
churchill in cevabı : 'eğer siz benim karım olsaydınız o kahveyi seve seve içerdim!
enver paşa: 'mustafa kemal generallikle yetinmez. verirsin tuğgenerallik ister. verirsin tüm generallik ister. hatta mareşallık versen padişahlık ister.'
mustafa kemal atatürk: 'ongorülü insanları severim' diye on numara ayar vermiştir enver paşaya.
istiklal savaşı sonrasında mudanya ateşkes antlaşmasının imzalanacağı gün. temsilen katılan ismet inönü görüşmenin yapılacağı salona girerken
- 1. dünya savaşının yenik komutanı geldi.
- ben birinci dünya savaşının yenik komutanı değil, istiklal savaşının galip komutanı olarak buradayım.
müslüm gürses spikerle röportaj yaparken,
spiker: "müslüm bey hakan taşıyan için arabeskin peygamberi diyorlar ne düşünüyorsunuz?"
müslüm baba: "ben öyle bir peygamber gönderdiğimi hatırlamıyorum."
çin ordusu karşısında türkler bir avuç karınca kadardır. veziri, mete han'a geri çekileceğini düşünerek sorar:
-efendim ne düşünüyorsunuz?
mete han:
ben bu kadar çinliyi nereye gömeceğim?
cevahir namaz vakti olmayan bir zamanda camiye gelir.
cevahir: selamın aleyküm imamoğlu.
imam: aleyküm selam cevahir, erken geldin bayram namazına daha çok var.(geniş aile)
abraham lincoln: tanrı yoksulları seviyor olmalı yoksa onlardan bu kadar çok yaratmazdı.
henry louis mencken: zenginleri seviyor olmalı yoksa bu kadar çok parayı bu kadar az insan arasında bölüştürmezdi.
kulaklarının büyüklüğü ile ünlü galileo'ye hasımlarından biri:
- efendim, demiş. kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?
+ galileo: doğru, demiş. benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?
necip fazıl mahkemeye çıkarılmıştı. saçı sakalı birbirine karışmıştı.
hakim : ne o necip maymuna dönmuşsun
necip fazıl : şimdi de duvara döndum.
bir gün m.k.atatürk'ü ingiltere kralı ziyarete gelmiş sohbet ederken atatürkün hizmetçisi getirdiği kahveleri ingiliz çumhurbaşkanının üzerine döker ingiltere kralı sinirlenir ve
-ne biçim adam bu mu devleti kurtardı daha yanındaki uşağına bile uşaklığı ögretememiş
m.k.atatürk ne dediğini sormuş? cevabı duyuca yapıştırmış lafı
- ben bu millete herşeyi ögrettim ama uşaklıgı ve köleligi ögretemedim
bir toplantıda bir genç mehmet akif'i küçük düşürmek için sorar:
-affedersiniz, siz veteriner misiniz?
mehmet akif'in cevabı: -evet, bir yeriniz mi ağrıyordu.
80'li yılların sonlarında, bir beşiktaş-boluspor maçı sırasında hakem beşiktaş'ın net 2 golünü vermez, boluspor'a havadan bir penaltı verir. maç çığrından çıkmıştır.
beşiktaşlılar neredeyse sahayı terketmeyi düşünürler. boluspor 2. golü de atar. metin tekin santrayı yapmaz bekler. hakem düdüğü bir daha çalar, ama metin hala topa dokunmaz.
hakem, "metin neden başlamıyorsun, bak kart çıkartırım" der.
metin cevap verir: "hocam sahanıza geçin de başlayalım"
sokrates bir gün yürürken, tek kişinin geçebileceği kadar mesafe olan bir mevkiide dönemin soylularından biriyle karşı karşıya gelir ve ikisi de durur.
kısa bir süre bakıştıktan sonra:
soylu: "ben senin gibi pis bir zavallıya yol vermem!"
sokrates: "ben veririm... "
lozan görüşmelerinin en hararetli bölümlerinden birinde konferans başkanı olan meşhur ingiliz dışişleri bakanı lord gurzon, uzun masanın en ucunda oturan ismet paşa'ya hışımla çıkışır ve bağırarak
- siz türkler artık çok ileri gidiyorsunuz
ismet paşa sakin bir şekilde cevap verir
- sayın gürzon rahat olun daha sizin oraya gelmedik.