1. 676.
    0
    şehir dışından orduevine bir tümgeneral gelir, bulunduğumuz şehirde bir tanıdığının oğlunun sünnetine katılacak. salon da dinlenirken emir astsubayına kredi kartını verdi, çocuklardan birini gönder yarım altın alsın gelsin diye talimat verdi. kısım amiri de gözüyle astsubaya hemen beni işaret etti. astsubay çekti beni kenara. kısa bir tekmil-tanışma merasiminden sonra 'davinci bak kart bu şifresi de bu, bu kartın başına herhangi bir talihsizlik gelirse seni anca genelkurmay başkanı kurtarabilir haberin olsun' dedikten sonra kartı verdi.

    hemen en yakın kuyumcuya istikamete geçtim. kuyumcu kapatıyordu yalvar yakar açtırdım. işte muhabbet falan askeriz tabi 10 kmden anlaşılıyor, yarım altının fiyatını sordum, pazarlık yaptım(çok pis pazarlık yaparım), kuyumcu çay falan ısmarladı, alelacele içtim. kuyumcuya komutanın çocuğu olduğunu, askerlerin parasıyla ona takmak için yarım altın alacağımızı ama kredi kartından çektireceğimi söyledim(anında yazdım, tabi büyük yalan). kuyumcu asker parası lafını duyunca milli duyguları galeyana geldi ve olmayacak bir indirim yaptı. neyse teşekkür falan girdim nizamiyeden emir astsubayına kartı, altını ve slibi verdim. 15 dakka sonra arkadaş geldi, paşa beni çağırıyor..

    (tırsacak bir durum yok ama askeriye belli olmaz bir de paşa yani, yusuf modundayım)
    +olm sen bu paraya nasıl aldın bu altını?
    -komutanım pazarlık yaptım
    +yavrum ben kayseriliyim böyle alışveriş yapamam. tanıdık mı kuyumcu, nasıl aldın söyle bana
    durumu izah ettim, yalan söylediğimi tırsa tırsa anlattım, paşa zevkten 444 köşe oldu.
    -olm senin gibi bir tabur askerimiz olsun, topa tüfeğe gerek kalmaz. adamın üzerinden donunu alırsın sen
    ···
   tümünü göster