+1
görev yeri sebebiyle binbaşı demir ile pek sık karşılaşılmamakta, ancak ikinci bir problem yaşamamak adına olur da karşılaşılırsa temkinli olunacağına dair tetikte beklenmektedir.
ayak işlerine bakan askerin memleket izninde olduğu bir gün binbaşı demir kapıya dikilir ve "kantinden bir şeyler isteyecektim, alır mısın" der. "emredersiniz komutanım" dedikten sonra siparişini verir:
- 1 kutu eti sticks, 2 tane de vanilyalı kornet.
heyecanla kantine inilir, önce kantindeki devre ile lak lak edilir, sonra siparişi almak üzere reyonların arasına girilir. stick dendiği için gidilir eti'nin uzun çikolatalarından 1 kutu* alınır, dondurma dolabında da vanilyalı kornet bulunamaz ve ona benzer 2 tane kornet alınır, binbaşının odasına doğru yola çıkılır.
yol boyunca çikolatanın doğruluğundan emin ancak korneti istenilenden almadığı için açıklama cümleleri tasarlanmaktadır.
binbaşının odasına girer girmez daha binbaşı tek laf edemeden dondurmayı neden vanilyalı değil de diğerinden aldığı açıklanmaya başlanmıştır ancak her cümlede binbaşının gözleri dondurma olan ele değil, çikolatanın olduğu diğer ele bakarak büyümektedir.
kadın da haklıdır tabi, onun istediği 10gr x 8 adetten minik bir kutu çikolata, benim aldığım ise 80gr x 16 adetten kocaman bir çikolata kutusudur.
açıklamalar devam ettikçe binbaşının gözler daha da büyümekte, ben ise olaya anlam verememekteyimdir. sonunda açıklamalrım biter ve binbaşı şaşkınlıkla der ki:
b: bu ne???
p: istediğiniz çikolata komutanım?!
b: oğlum ben bunu mu dedim, kim yiyecek bu kadar çikolatayı?
p: ... ıııı... şey... isterseniz gidip değiştireyim komutanım...
burada -salaklığımla uğraşmamak istemiş olacak ki- odadaki diğer binbaşı müdahale eder ve "tamam oğlum bırak sen onu git" der.
tam odadan çıkarken binbaşı demir seslenir:
"gel birini sana vereyim bari... kim yiyecek bu kadar çikolatayı... hay allah... kih kih kih... "