1. 126.
    +3
    kısa dönem yazıcı yazıhanede oturuken içeri bir yüzbaşı ve bir albay girer. tabi kısa dönem asker hemen durumu kavrar: denetleme için gelen albaydan başkası değildir bu...

    kısa dönem yazıcımız albaya güzelce selam verir tabii. ama tekmil falan kısa dönemler için şart olmadığından (!) doğrudan sorulara cevap vermeye başlar.

    albay babacan adamdır. denetlemeye değil de muhabbete gelmiştir sanki, geçerken uğradım modundadır. denetçi albay önce 'kısa dönem misin?', 'sen sivilde ne iş yapıyordun?', 'oo ne öğretmenisin?' falan gibi kas gevşetici sorularla ortamı tamamen kulak memesi kıvdıbına getirir. ve arkasından, beyni tamamen uyuşturulmuş olan kısa devre yazıcımıza yazıhanedeki işleyişle ilgili çok kolay sorular sorar:

    albay: yazıhaneye kaçta geliyorsunuz?
    k.d. yazıcı: saat 8de komtanım.
    albay: peki bilgisayardan iyi anlıyor musun?
    k.d. yazıcı: anlarım komtanım.
    albay: görelim bakalım. kapatıp açabilir misin mesela bilgisayarı?
    k.d. yazıcı: (içinden 'lan dalga mı geçiyor' derken) tabi komtanım.
    albay: bi kapat aç öyleyse görelim.
    k.d. yazıcı: emredesiniz komtanım. (bilgisayarı güzelce kapatır, şifreyi girip tekrar açar)
    albay: hmm iyi, tamam.

    albay çıkar, denetlemeden geçilmiştir, oh ne rahattır. ama saniyeler sonra kısa dönem yazıcımızın beyni normal işleyişine dönünce şimşekler de çakmaya başlar. albay bilgisayarı kapatıp açmak gibi basit bir iş sormuş ve o da bir güzel şifreyi yazıp göğsünü gere gere emredilen işi yapmıştır. ama aslında kurallar gereği bilgisayar şifrelerini sadece o yazıhanenin sorumlusu olan komutan (binbaşı) bilmelidir ve doğal olarak denetleme için olumsuz bir durumdur bu (bkz: ne yaptım lan ben). tabii arkasından o sırada fark etmediği albayın yüzündeki alaycı gülümsemeyi bir de arkadaki yüzbaşının yüzünde beliren 'hssktr!' ifadesini hatırlar ve feci aşağılanmışlık hissi bünyeyi kaplar.
    ···
   tümünü göster