+34
-19
Okumaktan çekinmeyin derim biraz uzun olabilir ama gülmekten züt yarma potansiyeline sahip bir yazı.
sevgili günlük,
günlük tutmaya basladigimdan beri bu herhalde 76 bin katirilyoncu cilt oldu, yeni bir sayfa açtigim. ama ne yazik ki hala degisen bir sey yok bos bos oturuyorum öyle. çok gibici çoook.
sevgili günlük,
bu gün de bisey yapmadim.
sevgili günlük,
bu gün de bisey yapmadim. dehset gibiliyorum
sevgili günlük,
bu gün aklima inanilmaz bi fikir geldi. niye simdiye kadar düsünmemisim ki.. kendi kendime çok kizdim. inanirmisin, sonsuz zamandan beri karanlikta bos bos oturuyordum. birden kafamda bi igib yandi. dedim ki kendi kendime: “ulan ben niye karanlikta oturuyorum ki???”
igib olsun dedim, her yer aydinlandi. böyle daha güzel..
sevgili günlük,
hertaraf aydinlik ama ben hala gibiliyorum, ne yapsam ki. bi sey daha yaratsam. ama ne???
sevgili günlük,
isigin faydalari iste, aklima bir bir fikirler geliyor. bu gün gibintidan patlamak üzereyken dedim ki kendi kendime: “ulan ben niye patliyorum ki, ortami patlatayim”, sonra “patla” dedim, büyük bir patlama oldu, her taraf madde doldu. ilginç bi durum, isil isil toplar, koca koca taslar filan fiskirdi bi anda.
sevgili günlük,
son bi haftadir yarattigim maddeleri çeki düzene sokmakla mesguldüm onun için yazamadim sana. ama zahmete deydi dogrusu, minik minik gezegenleri yildizlarin etrafinda döndürdüm, kara delikler filan yarattim. sonra geçtim karsisina seyrettim. bütün gibintimi aliyor inanirmisin.
sevgili günlük,
kainati seyrederken (yarattigim seye bu ismi taktim) müthis bir ilham geldi bana. bu gazla süper bi mekan daha yarattim. her yarattigim seye bi isim buluyorum, baya oyaliyor bu is beni. yeni yarattigim mekana “cennet” dedim. bu yeni cennetim yemyesil bi yer, her tarafina süs olsun diye akan sivilar koydum (dere diyorum ben bunlara) bu sivilardan birisini de kafa yapici bi madde ile doldurdum. adini kevser koydum. çok güzel oldu çook. bakmaya doyamiyorum.
sevgili günlük,
cennet bile bos olunca gibiliyor valla. bu nedenle bi sürü sey daha yarattim, igib kullandim bunlari yaratirken. kanatlari filan var, isleri güçleri bana tapinmak. he he he. ben ne zaman ortalikta dolansam yerlere kadar egiliyorlar garipler. adlarina “melek” dedim. çok sirin oldular.
sevgili günlük,
bu gün cennetin bi tarafinda mangal yaparken yanlislikla ortaligi tutusturdum. söndüreyim derken iyice yayildi yaygin, ben de yanan kismi ayirdim, bi alt rafa koydum. yansin orda kendi kendine, bi hal çaresi düsünürüz sonra nasil olsa.
sevgili günlük,
bu yanan bahçeye “cehennem” ismini koydum. söndürmekten de vazgeçtim. güzel yaniyor, ortami isitiyor.
sevgili günlük,
bu gün cehennemin alevlerinden bi yaratik daha olusturdum. herkes igibtan olunca baya tekdüze idi mekan. çesit olsun istedim. yeni yaratigimin adi “iblis”. ilginç bi karakter oldu. melekler gibi kafasiz degil. kendi kendine yetiyor. ama herzaman bana tapinmiyor. zaman zaman da canimi gibiyor.
sevgili günlük,
bu gün neler oldu neler. kumda oynarken aklima geldi, çamur yaptim, sonra yogurdum minik minik figürler yapiyordum, bi tanesi acaayip bana benzedi, çok da hosuma gitti, dur lan dedim sunu da canlandirayim bakalim noolucak. canlandirdiktan sonra bütün melekleri çagirdim, “egilin bakiim hepiniz bunun önünde” dedim. hepsi egildi tabii ama bi tek iblis çikintilik yapti her zamanki gibi. neymis efendim, o atesten çikmis da bu çamurdanmis onun için egilmezmis. “lan oglum” dedim, “bak efendi efendi egil iste, hir çikarma durduk yerde”. bu pust iblis bana diklenmesin mi. agza alinmayacak laflar etti, canimi gibti. hassittir ol git o zaman dedim ben de buna. “sen görürsün” filan diye biseyler geveledi. gel lan dedim, “adam ol dobra konus” ne istiyon. “bana zaman ver ben bu çamurdan yaratigi sana karsi döndürmezsem nooliyim” dedi. ben de dedim ki, “kendine zaman verilenlerdensin, maçan gibiyorsa dedigini yaparsin” el kol hareketleri filan yapti, güvenligi çagirdim attirdim yavsagi cennetten. amaan, giderse gitsin, bu çamurdan yaratik daha eglenceli.
sevgili günlük,
çamurdan yaratiktan bi tane daha yaptim, ama bunun önünde çikintisi yok, girinti var. birbirine uyuyor istersen bu çikinti ile girinti. girintili olanin gögüs kismina iki de yumru ekledim. maksat monotonluk bozulsun. çikintili olanina “adem” dedim, girintili olanina “havva”.
sevgili günlük,
adem’le havva çok komikler. beni çok eglendiriyorlar. bunlara tuhaf tuhaf yasaklar filan koyuyorum akillari karisiyor fukaraların, hehhehe.
sevgili günlük,
bu gün canim çok gibkin. bu pust iblis yilan kiliginda cennete sizmis. bütün güvenlik uyumus resmen. gelmis havva’nin aklini çelmis, yeme dedigim meyveyi yedirmis zorla. havva da gitmis adem’e vermis yarisini. bi kizdim ben bunlara. aslinda iblise kizmistim ama bu gariplere patladim. sonra da tükürdügümü yalamayayim diye attim bunlari disari. kapi önünde kös kös oturuyorlar simdi.
sevgili günlük,
bu adem’le havva’nin durumuna üzülüyorum çok. ama tanriliga tak sürmek de olmaz, alamiyorum geri içeri. lafindan dönenlerden olmayalim di mi. dünya diye bi yer var, güzel bi mekan, biraz cennete de benziyor. buraya göndermeye karar verdim kendilerini. bakalim sonra belki geri getiririm.
sevgili günlük,
bu gün yine ilginçliklerle dolu bir gün oldu. adem’le havva’yi dünyaya gönderdim, hemen ürediler orada. iki minik yaratik daha peydahladilar, birine “habil” dediler “ öbürüne “kabil”. tam “ aa ne güzel” diyordum ki, fasaryadan bi sebeple bu ikisi kavga etti, kabil yerden bi tas alip habil’in kafasina eklestirdi. herifin ruhu çikti geldi. neyse kapiya geleni döndürenlerden olmayalim diye aldik içeri. bu arada isler karisti epey bi. simdi asagida üreyebilen sadece bi tane girintili yaratik var (disi ismini taktim ben bunlara genel olarak) bu da habire ürettikleri ile girinti çikinti olayina giriyor. yine iblis pustunun isi anlasilan. naapsam bilemedim.
sevgili günlük,
çok üredi asagidakiler. ben de yine bi dolu yasak getirdim. bi kere ayni karindan çikanlar birbirleri ile üremesinler dedim. sonra kendilerini üretenlerle halvet olmasinlar dedim. ecis bücüs oluyor yoksa yeni üreyenler. ipin ucunu kaçirirsak fena olacak.
sevgili günlük,
son bir kaç aydir çok yogundum yazamadim. asaginin taku çikti resmen. adem ile havva’nin ürettikleri bütün dünyayi doldurdu. iblis hayvani da iyice gemi aziya aldi. habire bunlarin kulagina biseyler fisildiyor anlasilan. her tarafi talan ettikleri bi sey diil bi de birbirleri ile dalasip maraza çikartiyorlar. bizi de iyice unuttular arada. hatirlatiyim diye arada sirada birilerine görünüyorum (bu göründüklerime peygamber diyorum ben) ama nafile. bunlar da çamurdan filan figürler yapip onlarin önünde egilmeye basladilar. sonra isi iyice abarttilar çikintililar (erkek dedim bunlara da) birbirleri ile üremeye falan çalismaya basladilar. benim de tepem atti bogdum hepsini. ama tamamen yok olmalarina da gönlüm razi olmadi bi türlü. aralarinda nuh diye bi tanesi var, iyi bi çocuk. seviyordum zaten keratayi. buna dedim ki, bi gemi yap sen, ben hayvanlardan da ikiser ikiser gönderiyorum gemiye, sizi kurtaricam. neyse olayi reset ettik bi bakima. dur bakalim bu sefer adam olurlar umarim.
sevgili günlük,
nuh paçayi kurtardi, bunlar yine üredi epey bi. ama ariza yaratmaya devam ediyorlar. lan bana tapinacaksiniz diyorum, yok illa gidiyorlar acayip acayip figürler yapip bunlara tapiyorlar. yine iblis’ten iskilleniyorum. bu lavuk hala ortaligi bulandiriyor galiba. yoksa durduk yerde niye ariza çiksin ki.
sevgili günlük,
bu iblis iyice azitti artik, garibanlarin çok fena kafasini karistiriyor. ona buna üfürüyor, millet yok ben firavunum, yok ben günes ogluyum filan diye ortaya çikip delikanlilik yapmaya kalkiyor. ben de dedim ki adam gibi bi peygamber çikartayim ortaya bi de eline ne yapmasi gerektigini yazayim vereyim. en azindan okurlarsa unutmazlar. musa diye bi tip vardi gözüme kestirdigim zaten. bunun yanina gittim. önce bi korktu filan. neyse on maddelik bi teblig verdim eline. git soyunu sopunu topla kenaan diye bi yer var oraya tasin dedim. ama sapsal yolunu sasirdi, deniz kenarinda telef olacaklardi az daha. denizi açtim da geçirdim bunlari. gittiler kenaan’a yerlestiler. du bakalim belki adam olurlar orda.
sevgili günlük,
yine yogun bir hafta yasadim. önce bu musa’nin adamlari zirvalamaya basladi. on madde yetmiyor diye bayagi kapsamli bi kitap yazdim verdim, onu kafalarina göre degistirdiler. saçma sapan hareketler, buzagiya tapinmalar filan. baktim birbirlerinden üreyenlerden bi tak olmayacak bi tane dogru dürüst tip yaratayim da ona anlatayim dedim. meryem diye bi hatun vardi (girintili olanlardan yani), güzelce de bi sey. bunun karnina temiz bi erkek koydum. isa. bu isa’ya anlattim naapicagini. ama salak beceremedi. gitti vali ile dalasti kendini çarmiha gerdirtti embesil. buna verdigim manueli de adamlari kafalarina göre degistirdiler. kutsal ruh mutsal ruh gibi zirvaliklar çikardilar ortaya. sicacam bacaklarina sonunda o olacak.