1. 676.
    +21 -1
    -devam-

    Peder odanın içinde turluyor.
    Ben sabit duruyorum.
    Dövecekti...
    Doğru cümleyi bulup, söyleyemediği için de dövecekti...

    Doğru kelime bulunduğu zaman ise, doğru kelime bulunduğu için dövecekti.
    O cümleyi ben kurmak istedim.
    Bir şey dedim. sadece bu histen kurtulsun diye dedim.
    Atacağı dayağı haklı çıkarmak için kullanacağı cümleyi bulamıyordu,
    dayağın haklılığına inansın diye
    ben söyledim, o cümleyi.
    Bunu onun için yaptım

    -benden kıymetli olduğunu bilmiyordum arabanın- dedim.

    Yemek masasının sandalyesini fırlattı üzerime, sırtımı döndüm.
    Sırtıma geldi. Göremediğim bir tekme sonucu yere kapaklandım.
    Ayağının tabanıyla başıma vuruyordu.

    zihnindeki her şeye karşı hissettiği bütün nefret, ayağının tabanı aracılığıyla, başıma ulaşıyordu.
    Bu nefreti atabilmek için daha sert vuruyordu. Ayak tabanından çıksın, gitsin diye. Çok daha sert vuruyordu.
    Hiçbir şey yapmıyordum.
    Kıpırdamıyordum bile.
    Sadece vuruyordu.
    Vurmasını istiyorum, daha çok.

    Aslında ne babamın dövdüğü bendim.
    Ne de benim dayak yediğim babamdı...
    Babam hayatını tekmeliyordu, kaderine vuruyordu ,
    ben z den yiyordum tekmeleri, bana z vuruyordu...

    Bir müddet daha vurdu. Ardından odanın kapısını açtı.
    O evde, oturma odasının kapısının ilk defa kapandığını fark ettim o anda.
    Yerdeydim.
    Girdiğim zaman fark etmemiştim. Ama O kapı ilk kez kapandığında ben içerideydim.
    Yerdeydim dedim ya...
    Ama Ağlamıyordum.
    Kapıya bakıyordum.

    Aklım sadece z vardı.
    Bu acının onunla alakası yoktu ama ben, bütün acıları onun için çekiyordum.
    Ona adıyordum bütün acıları, ona ithaf ediyordum.
    Dedim ya ağlamıyordum.
    O an -z ne yapıyor- diye düşündüm.
    Yerdeyken. Hala yerdeyken.
    Ben düştüm mü yere, kolay kalkamam yerden.

    Annem kapıda belirdi.
    Ağlıyordu.
    Babamın dayağını, elbette benden daha iyi o biliyordu.
    O daha iyi tanıyordu, babamın dayağını.

    Ağzım yüzüm kan revan içinde.
    Kaldırdı beni ayağa, banyoya zütürdü. elimi yüzümü yıkadı. Bütün suratım şişmişti. Burnum kanıyordu. Dudağım, kaşım patlamıştı. dıbına koyayım, dedim ya ağlamadım.

    Ama annem ağladı.
    Çok kuvvetli, çok güçlü ağladı.
    Babamın tekmelerinden, tokatlarından daha güçlüydü göz yaşları.
    O kadar güçlü ağladı.
    Bin gece daha dayak yesem, bu kadar koymazdı.
    En güçlü gözyaşı, çok sessiz düşer.
    Gözyaşını döken bile duymaz.
    O kadar sessiz düşer...
    o kadar sessiz akar...
    o kadar sert dokunur sana

    ---

    bu gece devam etmeyeceğim.
    kusura bakmayın.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster