ibrahim kaypakkaya

dava adamı olup, inandığı şey doğrultusunda inandığı değerlerden vazgeçtiğini çok iyi biliyorum... insan hayatına verdiği önemden, kendi hayatına verdiği öneme kadar... ibrahim kaypakkaya, canice öldürülmüştür... onu öldürenler başkalarını da öldürdü... ibrahim kaypakkaya susuzluktan öldü... onu susuzluktan öldürenler başkalarını da öldürdü...

asıl zalimlik ortada ama biz hep "ama olsun"larla yetiniyoruz ne acı değil mi?...

insan hayatını ne çabuk savuruyoruz...

o yüzden dava adamı olmak zordur... dava adamı olabilmekte öyle... inan bana, dava adamı tanımı o kadar kolay bir şey değil... aklına gelen çoğu "dava adamı"... aslında öyle midir?... bunu sorgulaman gerekir @64...

birde acı olan mesele, dava adamı olmak ülkesine ve ideolojisine bağlı olmak değil ya... ve her ideolojinin, her ülkenin o saygın otoriteleri, büstleri ve resimleri olan insanları biz "ama olsun"larla geçiştirip...

bir ülkeyi, insanı ve davayı "kendisinden" çok sevenleri unutuyoruz ya...

ne acı...

o yüzden orhan kotan'ın şiirinde dediği gibi;

mor dağların ardında,

üç koca destan,

üç koca dünya

üç denklem

üç şifre

üç atom çekirdeği...

bizim bunları anlamamız beklenemez zaten... ya söveriz, ya destekleriz, ya bağlanırız, ya önemsemeyiz...

ama hiç anlamayız...

anlamayacağız...