1. 26.
    0
    ortalama bir kebapçıda yemeğimizi yerken erdalın bakışlarındaki "kim bu bin? bak erdal sen kendi işine. 200 lira kıyak para, bu kamilin ne olduğu belli değil " ifadesi beni üzdü. ona herşeyi baştan sona anlatacağımı ve son olayın sandığı gibi olmadığını söyledim.

    kumkapı'da fasıla gittik gece. rakı balık yapmayı planlamıştık. olanları bir bir anlatıp şüphe dolu bakışlarını rakının da sayesinde çekip aldım. kiralık katil meselesini anlattıktan sonra "moruk gebersin zütveren, gibimizde mi olur?" dedi. ben de bulaştığım pisliği anca o adama yardım etmek ile temizleyebileceğimi ifade ettim. hak verdi. daha sonrasında şarkı söyledik el şaklattık keyfimize baktık.

    absürd rüyaların ardından bol paralı fakat okadar da tatsız bir gün başlamıştı. planım çoktan hazırdı. "erdal kardeşim uyan!" dedim. hayatımda ilkkez birine kardeşim diye seslenmiştim. işin tuhaf yanı onun bana ilk hitaabı kardeşimdi. insanların, hayatımı yediğim klavye ve ekran bozuntusundan belki çok daha az bilgiye sahip olması fakat muazzam duyguların o bilgilerden katbekat daha değerli olduklarının farkına erdal sayesinde varmıştım. şöyle bi hızlıca kendimi kundağa koyup bilgisayara dokunmamış bir hayat hayal ettim ve bundan haz aldım.
    -kalktım ortaaam, kafam tank gibi... bu rakı var ya bacısız vallaha bacısız.
    -kardeşim maktülün adresi şu kağıttaki
    - e nasıl olacak?
    -gözlemleyeceğiz. an kollayıp bir şekilde ona bu durumu anlatacağız.
    -tamam moruk sen rahat ol.
    ···
   tümünü göster