1. 351.
    -1
    296, kişisel cevaplara karşıyım hele ki böylesine herkesi ilgilendiren başlıklarda ancak ağzının payını vermek icab eder.
    abd'ye gittim, hazırlık okulunda ingilizce üzerine 7-8 ay kafa yordum. ve sana diyorum ki, ingilizce dil olarak türkçe'den çok daha zengin içeriklidir; öğrenilmesinin daha kolay olmasının yanısıra bu dilde kendini ifade edebilmek çok daha kolaydır.

    belirttiğim duruma yanlış bir açı ile yaklaşmışsın bu yüzden seni züt etmem için güzel bir zemin hazırlamışsın. yine "run" kelimesinden yola çıkalım, ingilizce'de run fiilini transitive ve intransitive olarak kullanabilirsin.

    intransitive kullanımından birkaç örnek vereyim:

    she was running towards the building.
    i runned away when i saw him look at me.

    özel ve pek de kibar olmayan bir kullanımı da vardır:

    i ran like hell when i found an opportunity.
    (topuklarını zütüne vura vura kaçmak anlamında)

    transitive kullanımına bakalım:

    my father runs a restaurant.
    in my opinion, the priminister runs the country well. there is nothing wrong with the government.

    bir diğer anldıbını karşılayan cümleye bakalım:

    planes are not running because of the air condition.
    (bringing people to planned destinations)

    burada bir time table durumu olduğundan her daim present simple ile kullanılmalıdır ancak yukarda verdiğim örnek "temporary" yani geçici bir durum olduğundan ötürü present continious ile kullanılmıştır.

    yoksa "the bus 23 runs to the downtown" cümlesi de kullanıma şak diye oturur.

    something will run and run: gelecekte ve şu an insanlar tarafından ilgi duyulan bir tartışma, olay, durum, vs. için kullanılır.

    this is a story that will run and run.

    phrasal verb kısmı da var, benim bildiklerim:

    run across: tesadüf eseri karşılaşmak
    run after: kovalamak
    run around: atlamak, zıplamak, koşuşturmak (şen şakrak halde yapılmalıdır.)

    sen bir kelimeyle dünyaların anldıbını ifade edebiliyorsun, bizim dilimizde bir durumu açıklamak için 40 takla atman gerekiyor.

    i have slept ile i slept arasındaki farkı türkçe'de belirtebilir misin?
    i was playing ile i have been playing arasındaki farkı türkçe'de belirtebilir misin?

    hadi bunları geçtim, run kelimesinin yukardaki kullanımlarıyla eş anlama gelen onlarca kelime ve onların da kendi içlerinde onlarca anldıbının ve farklı prepositionlarla farklı kullanımlar oluşturduğunu bir düşün.

    run kelimesine yakın olanları söyleyeyim:
    -işletmek anlamında manage, operate,
    -koşmak- yarışmak anlamında race, go like a fast wind

    phrasal verbler için örnek verdirtme gözünü seveyim, binlercesini bulursun. adı üzerinde phrasal verb, run across yerine encounter kullansan ya da carry on yerine continue kullansan, run after yerine chase kullansan bi gibim değişmez yani.

    fark sadece bu değil, ingilizce ve türkçe'yi karşılaştırmalı olarak ele almaya kalksam, sana bildiğin angiblopedi çıkartırım ve bu farklar yalnızca kelimelerin birebir çevrilimi- çevrilememesi durumuyla ilgili değil. inan bana arada o kadar çok fark var ki, ne yazık ki bu farklardan yalnızca bir tanesi türkçe'de daha önde: o da küfür etmek. türkçe'de küfür etmeyi başka hiçbir dilde küfretmeye değişmem. neyse.

    son not: bu verdiklerim de sadece benim bildiklerimdir.
    al link buldum, http://www.merriam-webster.com/dictionary/run , oku bakayım.

    bir de tdk'yı aç, hepsini ayrı ayrı bul sözcüklerin (işletmek, meneje etmek, koşmak, something will run and run -türkçe karşılığı yok-, harekete geçmek), bak bakalım bunun kadar ediyor mu?

    evet beyler sizleri de gece 22'de bekliyoruz.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster