1. 1.
    +1
    - “ama imkansız değildi. ah erkekler. hepiniz aynısınız. neden onu kapı dışarı edip, her kuşun etinin yenmeyeceğini söylemedin?”

    - “yapamadım. çok üzgünüm.” “peki hala birlikte oluyor musunuz?”

    - “hayır. o gece ilk ve tekti. yemin ederim anla beni. seni seviyorum. dön artık evimize.”

    - “herşeyi anlattığın için seni affedeceğimi mi sanıyorsun tolga? olanları sindirmem kolay değil. zaman gerekir. belki zaman da yetmeyebilir. ama şu an eve dönmeye niyetim yok. bu anlattıklarından sonra senin ne kadar zayıf ve iradesiz olduğunu düşünmeye başladım. dönemem.”

    - “peki. sen bilirsin. sana istediğin kadar zaman veriyorum. i̇yice düşün. birlikte yaşadıklarımızı, güzel günlerimizi düşün. her insan hata yapabilir ayça. affedebilmek erdemdir. seni zorlamak istemiyorum. kararını kendi kendine ver. senden ricam o piraye şıllığından akıl alma sakın.”

    - “ne demek şimdi bu? ne biçim konuşuyorsun?”

    - “piraye’nin ne mal olduğunu gayet iyi biliyorum. onu da uzun zamandır tanıyorum. hakan’la ilişkilerinin nasıl bittiğini sen benden iyi bilirsin.”

    - “i̇kisi de hatalıydı.”

    - “bence suç %80 piraye’deydi. neyse. ona güvenmiyorum ve onun bizim ilişkimiz hakkında fikir beyan etmesini, sana akıl öğretmesini istemiyorum. bir süre kendini dinle. i̇nanıyorum sonunda bana hak vereceksin ve evimize döneceksin. o zamana dek bekleyeceğim seni ayça.”

    ve böylece bitti telefon görüşmesi. ayça altüst olmuştu. mirey resmen kocasını baştan çıkarmıştı. tolga da büyük zaafiyet göstermiş, bunca yıllık sadakatinin belki de aldatma fırsatı çıkmamasından kaynaklandığını kanıtlamıştı. bütün bunlara inanamıyordu. akşama piraye’yle herşeyi konuşmak istiyordu. o erkekleri daha iyi tanıyordu şüphesiz. hem tolga’ya bu konuda hiçbir söz vermemişti.

    ayça’nın tolga’yla yapmış olduğu konuşmayı tüm ayrıntılarıyla dinleyen piraye fazla bir yorum yapmadı.

    - “i̇yi o zaman, dinle kendini. bu arada biz de eski günlerdeki gibi kız kıza eğlenelim”, dedi. bunu takip eden birkaç hafta boyunca ayça kendini gayet iyi hissetti. tüm bu olaylar olmamış gibi işine gitti. kimseye birşey anlatmadı. mirey yıllık izinde olduğundan hiç karşılaşmadılar. böyle bir karşılaşma olasılığı bile ayça’yı rahatsız ediyor, ne diyeceğini, ne yapacağını bilemiyordu. akşamları piraye’yle güzel yerlere yemeklere gittiler, haftasonları yürüyüşler yaptılar, bol bol film izlediler, hatta yıllık izinleri eşzamanlı alıp birlikte güneye tatile gitmeyi planladılar.

    - “harika olacak”, diyordu piraye. “çok güzel bir tatil köyü orası, bütün gün güneşlenir, denize gireriz. akşamları da çılgınlar gibi eğleniriz. eminim çok çekici erkekler vardır orada. hem de değişik milletlerden. laf aramızda ben bugüne dek hiç yabancı bir erkekle yatmadım. sen?”

    - “elbette hayır! daha neler? hem ben tatilde gönül maceraları yaşamayı düşünmüyorum. i̇yice dinlenmeli ve bol bol kafa dinlemeliyim. vermem gereken kararlar var. tatil dönüşü tolga’yla konuşacağım. bu şekilde devam etmek ikimiz için de doğru değil.”

    böylece ayça ve piraye 1 hafta sonraya izinlerini aldılar, rezervasyonlarını yaptılar. tatil yaklaştıkça heyecanlanıyor, sanki ilk kez tatile çıkacakmış gibi içleri içlerine sığmıyordu…
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster