http://www.youtube.com/watch?v=_Mgh1v8SWuI
Bir kitabın önsözünü okumuştunuz, şimdilerde son sözleri.
Tesbihin taşlarının sonu geliyor..
Nasıl anlatabilirim size gerçekleri, gerçekleşmeyenleri, arzuları, istekleri.
Kavuşamayacağınız hayallere aşık olmayı, bir zamanlar sizinle olan hayaller.
Bir kızın ilk öpücüğünü tatmak nedir bilir misin ?
Sana bırakır masumiyetini, utanır. Sana emanet eder kendini.
Gözlerinin kaçırır ilk günler. Onu sahiplenirsin, daha bi mavi.
Çocuk neyden bahsedeyim size ? insanların kendi çıkarları için yalanları doğru gibi dayatmasını mı ?
Onlara kanmayan insanları dışlamalarını mı ? gibtir et bunca şeyi. Güneşini bul, Ayını. Yıldızını.
Parlasın bolca..
Kitap çıkarmamı isteyen arkadaşlar oluyor, önce hafiften bi tebessüm ediyorum. Sonra diyorum..
O zaman biz bize olamayız be çocuk, ne kadar az o kadar koyuyuz. Gerçi azdan biraz fazlayız artık..
Biliyorum kelimelere uzak kalıyorum, ama anlatıcaklarımın insanları yaralamaması için uğraşıyorum, çok yara aldık.
Rüyadayım, masmavi bir yer, ışıklar var, yürüyorum gökyüzü yeşil oluyor. Sesler, keman,ney.
Bir ritüelin parçası gibiyim, beyaz bir tay karşımda. Yaklaşıyorum elimi uzatıyorum, ince bir ses, duyamıyorum.
Fısıldıyor, arkamı dönüyorum bir orman önde bir meşe ağacı, arkada çınar ağaçları,ömürlük.. Tekrar arkamı döndüğümde kızıl bir nehir, eşsiz.
Amade şekilde bekliyor, bir ekgib var.
Tay nehire doğru koşuyor, tam nehirin üstünde yağmurlar. Diğer taraflar kuru, tay su içerken adım atıyorum yanına doğru
Fısıltılar, anlayamıyorum, gökyüzüne bakıyorum yeşil koyulaşıyor.
Allah'ım n'oluyor ?
Sidelyam.. Sen konuşunca kemanlar susar, piyanolar seni dinler.
Arkamı dönüyorum orda, meşe ağacının tam altında, bembeyaz.
Yaklaşıyorum, tayın sesini duyup döndüğümde şaha kalkıyor, yağmur hızlanmış tam üstüne..
Sidelyam yağmurları çok severdi.
Baktığımda orda değil, nerdesin? Ya bulamazsam ?
Gerçeklere yaklaşıyorum gibi, yerler beyaz, üzerlerinde beyaz gül. Ama çok hafif, gökyüzünde gibiyim.
Bolca gelmiştim oysa yanınıza, şimdi daha farklı.. ilerliyorum, boşluk, aşağı bakıyorum bomboş.
Kayıyorum, düşecek gibi olduğumda sidelyam elini uzatıyor, tutuyorum. Sıkı sıkı..
Sarılıyorum, kokusunu içime çekiyorum. Gözlerim kapalı.
Dalıyorum, gidiyorum. Tekrar kendime geldiğimde meşe ağacının altındayım, 2 çınar ağacının arasında salıncak kurulmuş, sidelyam oturuyor tam orda.
Görüyor musun ?
Hafiften yağmur. Beyaz tay bizi görüyor, hızlıca koşmaya başlıyor çember çiziyor.
Şeffaf bir salıncağın üstünde meleğim, 'Gel' diyor. Gidiyorum, sallamaya başlıyorum, yukarı, daha yukarı.
Ney sesleri yükseliyor, sanki son dileğim gerçekleşiyor gibi. Her şey bundan sonra geri gidecek, bitecek gibi. Son bir iyilik yapıyor sanki Rabbim bana.
-Yaklaştım, diyorum sonra gücüm tükeniyor konuşamıyorum, sallıyorum sadece.
'Yavaş sevgilim'..
indiriyorum, elinden tutuyorum. Tay onun bakışlarını duyar gibi, yanımıza geliyor. ilk onu oturtuyorum, sonra ben. Yadırgamıyor bizi.
Yavaştan hızlıya, çarşaf gibi. Çınar ağaçları 1000 yılda ilk kez anlam kazanıyorlar gibi, anlam katansa.. Bilirsin çocuk.
Hızlı, çok hızlı. Düşmemek için bana sarılıyor..
Daha hızlı diyorum içimden, hep devam etmesi için..
Yok olanı var etmek nedir, var olanı yok etmek nedir ? Hangisi daha zordur ?
Bilinmezliğin içide yol almak gibi, hepimiz her gün bu yolda değil miyiz ?
Geri geldimizde mavi bi akşam var, karanlık, ama beyazlar ortada. Önce ben, tutuyorum o da iniyor. Nehrin kenarındayız.
Gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda yağmur yerini kara bırakıyor, bacaklarına kafamı dayadığımda dalıyorum, durun diyorum göz kapaklarıma, dinlemiyorlar.
Sonsuz olsa ne anlamı kalırdı ? Durun. Dur..
Elini saçlarıma getiriyor, gidiyorum. Dur...