Amından çıktım, tekrar memelerini yalamaya başladım. Ben yaladıkça
Ekin’in göğüsuçları dahada sertleşiyordu. Yarağımla dıbına fırça
çekmeye başladım, sokar gibi yapıp Ekin’i delirtiyordum. Sonra
göbeğini, dıbının üstünde belirginleşmeye başlamış olan sık kıllarını
yalamaya başladım. dıbına gelince, dıbının dudaklarını parmaklarımla
ikiye ayırdım, pespembe olan içini ve yanındaki kabarık dudaklarını
yalamaya koyuldum. Ekin altımda bir yılan gibi kıvranıyordu, adımı
sayıklayarak çığlık çığlığa dıbını yalatıyordu bana. dıbının içine
dilimi soktum, sağlı sollu darbeler atarak onu mutlu etmeye
çalışıyordum. Klitorisini dilimle uyarmaya başladım, aynı zamanda 2
parmağım da dıbının deliğinden içeri kayıyordu. Parmaklarımın bir
boğumunu büküp, G noktasını uyarmaya başladığımda, Ekin’in artık
gözleri kaymıştı, başını sağa sola atıyor, anlamsız sesler çıkarıyor
ve titriyordu. En sonunda orgazm olmuş, dıbının tüm sıvıları çıkmıştı
dışarıya. Yaklaşık 1 dakika kasıldı tüm vücudu, ileri geri
titremelerle. Kudurtmuştum kızı. Sonra domalmasını söyledim, aynı işlemi züt deliğine de yapacaktım.
Dört ayak pozisyonuna geldi. Önce amından aldığım sıvıları züt
deliğinin kenarlarına yaydım ve dudaklarımı hafif kıllı züt deliğine
koydum. Delirmiş gibi zütünün her yerine dil darbeleri atıyordum,
kalçalarının yanlarını yalıyordum, zütünü ısırıyor, uçuruyordum
Ekin’i. En sevdiğim şey, bir kızın delirmiş gibi inlemelerini
duymak. gibim artık zonklamaya başlamıştı, gibimin başına okkalı bir
tükürük atıp, züt deliğine bir hamlede soktum. Ekin’den, “Ohhhh!”
diye bir inleme çıktı. Sertçe züt deliğine kaymaya başladım. Ben pompaladıkça, Ekin daha
çok bağırıyordu, artık komşuların duymaması için ağzına yastığı
tıkmıştı. Ama bazen engel olamıyor, “gib beni aşkım, gib zütümü,
daha hızlı pompala!” diye bağırıyordu. Benim aklımda ise o an Şennur
Hanım vardı, o bağırıyordu sanki. Ben gibtikçe Ekin elleriyle daha
çok ayırıyordu kalçalarını. gibimi zütünden tamamen çıkarıp, hızlıca
giriyordum içine. Biraz sert olmaya başlamıştım, poposuna tokatlar
atarak, saçını çekerek Ekin’in zütünü gibiyordum ve yavaş yavaş
zirveye gelmiştim. Ekin boşalacağımı hissettiğinde, elini dıbına attı
ve klitorisini okşamaya başladı. Az sonra ikimiz de resmen anırarak,
ben Ekin’in zütüne, Ekin de eli amında, aynı anda boşalmaya
başladık. zütünden çıktığımda, çarşafın ortası Ekin’in dıbının
sıvıları, döllerim ve tükürükle ıslanmıştı. Resmen yığılarak yattım Ekin’in yanına. Ekin halen nefes nefese bir
şekilde kasılıyordu. Ekin dudağıma bir öpücük kondurarak, “Seni çok
seviyorum, biliyorsun değil mi?” dedi. Ben de öpücüğüne öpücükle
karşılık verdim. Ekin gibiştikten sonra kirli durmaya dayanamazdı, hemen duşa girdi.
Ben yatakta bir sigara daha içerken, aklıma annesinin garbrobunu
karıştırmak geldi. Kalktım, açtım gardrobu. Şennur Hanım’ın
kıyafetleri, iç çamaşırları, sütyenleri, herşeyi karşımdaydı. Öyle
çok iddalı kıyafetler, iç çamaşırları yoktu. iç çamaşırlarının bir
çoğu pamuklu ve dantelliydi. Birkaç tane tanga vardı, bir tanesini
aldım kokladım. Sabun kokuyordu, belki onun kokusu vardır diye
ümitlenmiştim. Annesinin külotunu koklarken, Ekin’in sertçe,
“Napıyorsun?” diyen sesiyle irkildim. Elimdeki külotu fırlatmaya
kadar varan bu korku, Ekin’in yatağa havluyla uzanmasıyla azaldı.
Benden açıklama bekleyen bakışları vardı.“Senin külotlarının nasıl koktuğunu merak etmiştim!” diye
saçmaladım. Ekin de, “Külotlarımın orda olmadığını biliyorsun şapşal
sevgilim benim!” dedi. “Ne bileyim, annelerle kızları genelde aynı
gardroptan giyinirler diye düşündüm…” dedim. Kendimce haklı
bulduğum bir bahane sunmuştum, Ekin de, saf kız, inanmıştı. Ekin
havlusunu açıp, dıbını göstererek, “Aşkım, gerçek kokum burda zaten!
Ergenler gibi külotlarda aramana gerek yok
* ” dedi. “Sen nerden
biliyorsun bakayım ergenlerin öyle yaptığını?” dedim. Ekin, “Bir iki
kere ben de muzurluk yaptım, komşuya misafirliğe gittiğimizde,
banyolarına girip kirli sepetini karıştırmıştım, yakışıklı kocasının
külodunu bulabilirmiyim diye!” deyince, ben gülmeye başladım ve
“Bari birşey bulabildin mi?” dedim. “Evet, karısının külodunda
dölleri vardı!” dedi. Gülerek, “Naptın, yaladın mı onları?” dedim.
“iğrençsin, hayvan!” deyip güldü. Daha sonra ben de duşa girmeye karar verdim. Ben duşa yürürken,
arkamdan Ekin, “Kirlilerde iki üç tane külodum olacak, ergenliğin
tutarsa al kokla birini!” diye benle dalga geçiyordu. Acaba
annesinin külotları da varmıdır diye aklımdan geçirdim. içimdeki
şeytana uydum, açtım kirli sepetini. Silme çamaşırdı sepetin içi.
Biraz karıştırdıktan sonra, klagib tipte bir külot buldum. Ten
rengi, biraz genişçe bir külottu bu. Aldım, koklamaya başladım.
Biraz ter, biraz sidik kokuyordu, tek bir tane am kılı vardı.
Ekin’in dıbının kılları bu kadar uzun değildi, bulmuştum aradığım
şeyi. Annesinin külodunu koklayarak, gibime sararak 31 çektim. içine
boşaldığım külodu yine kirli sepetine, ilk bulduğum gibi biraz
derinlere koydum. Sonra duşumu alıp, belimde havlu ile odaya girdim.
Saat 03:00’e geliyordu. Ekin zütünü dönmüş, çoktan uyumuştu, havlusu
sıyrılmıştı. Ekin’e arkadan sarıldım, annesini düşünerek ben de
uyudum. Sabah birlikte kahvaltı yaptıktan sonra, okullarımıza
gittik. ikimiz de uykusuz ve yorgun olduğumuzdan, o gün birdaha
görüşmedik Ekinle. Ertesi günü çalan telefonla uyandım. Ekin arıyordu. Telefonu açar
açmaz, bana, “Gerizekalı!” diye bir küfür savurdu. Ben daha ne
oluyor demeye kalmadan, Ekin taramalı tüfek gibi hakaret
ediyordu.“Ekin sakin ol! Ne oluyor, söyler misin?” dedim. “Sen
biliyorsun ne olduğunu! Ben yetmiyormuyum sana da, banyoda kirli
külotlara 31 çekiyorsun! Bundan sonra taklu, sidikli külotları sana
yollarım, bir dahada nah gibersin beni, gerizekalı! Ayrıca 31
çektiğin külot ta benim değil, annemin! Mal herif!” deyip kapattı.
Muhtemelen kirlileri çamaşır makinesine atarken, annesinin içini
döllediğim külodunu görmüştü.