0
10 dakikadır koridorda bekliyordum. Gelmeyince meraklanmıştım,
“Şennur Hanım?” diye seslendim. “Geliyorum, bir dakika!” diye cevap
geldi, ama bir 5 dakika daha geçti. Odasına doğru yürüdüm, kapının
önüne geldim, ses yoktu. içimden kapı deliğinden bakmak geçti.
Eğilip baktığımda, Şennur Hanım yatağın kenarında oturuyordu. Ne
yapıyor bu kadın diye düşündüm, çünkü üstünde sadece bir külotla
öylece oturuyordu. Biraz sonra ayağa kalktı, külodunu çıkardı.
Çırılçıpalktı şimdi. Uzun kıllarla kaplı bir amı vardı. Aynadan
kalçalarına baktı, sıktı kalçlalarını. Gözlerime inanamıyordum,
müthiş tahrik olmuştum, ama anlam veremiyordum tabi ki. Sonra
gardrobun alt çekmecesinde bulunan külotlarından birini almak için
domalınca, kısa bir süreliğine de olsa, arka deliğini de görmüş
oldum. Çekmeceden pembe bir külot aldı, giydi. Sütyenini taktıktan
sonra, üzerine elbisesini giyinirken, ben de ordan uzaklaşıp
koridora gittim, önümdeki kabarıklığı indirmeye çalışarak.
Az sonra odadan çıktı, “Hazırım, çıkabiliriz!” dedi. Kadının
gözlerine bakamıyordum. Birlikte evden çıktık. Arabasına atladık.
Nereye gideceğimi sordu, adresi tarif etmemi istedi. Eve gideceğimi
söyleyip, yolu tarif ettim. Eve dönerken aklımda tek bir soru vardı,
neden yatakta öylece oturuyordu?
Beni evimin önünde indirdikten sonra, kendisi gideceği yere devam
etti. Evde sürekli Şennur Hanım’ı düşünüyordum, kadınla aramda
enteresan bir çekim olmaya başlamıştı, üstelik tanışalı daha bir gün
olmasına rağmen. Sevgilim dediğim bir kızın annesinin bu kadar
özeline girmiş olmak beni utandırıyordu, aynı zamanda çok
heyecanlandırıyordu. Ama anlamadığım tek bir şey vardı, kadın
yatakta o kadar dakika oturup ne yapmıştı? Birşeylerle mi
uğraşmıştı? Yoksa… Evet, beni beklediği ihtimalini de
düşünüyordum, ama neden yapsın ki böyle bir şeyi? Sonuçta daha bir
gün olmuştu tanışalı. Ama bu sürede, görülmemesi gereken herşeyi
görmüştü.
Ekin’i merak etmiştim, evlerinden apar topar ayrılmıştım. Ekin’i
aradım. “Efendim aşkım?” diye herzamanki ses tonuyla açtı. “Seni
merak ettim canım…” dedim. “Ertesi gün hapı kullandım, sorun yok,
ama birdahakine dikkat et! Sen nerdesin, görüşelim!” dedi.
“Evdeyim…” dedim, ama şu anda onu görmek istemiyordum nedense.
“Hastayım…” diye bir bahane uydurdum, belki görüşmekten vazgeçer
diye. Ama umduğum gibi olmadı ve akşam bana bakmaya geldi. Ekin’e
biraz soğuk davranıyordum, aslında ondan da utanıyordum. Bana çorba
yaptı. Biraz kaldıktan sonra evine gitti. Görünüşe göre, Şennur Hanım kızına o konudan bahsetmemişti…
ilerleyen günlerde okullar açılmıştı yeniden, derslerime gidiyordum.
Arada sırada da Ekin’le gece gezmelerine çıkıyorduk. O gecelerin
birinde annesi evde yoktu, Ekin’le annesinin yatağında gibişmiştik.
Annesinin çift kişilik yatağında uzanmış orgazm sonrası sigarası
içiyordum. Ekin de arada sırada bir tane alır yakardı. Göğsüme
uzanmış, sigaralarımızı içerken, Ekin’e annesinin nerede olduğunu
sordum. “Ankara’ya gitti, görüşmesi varmış.” dedi. “Ne görüşmesi?”
diye sordum. “Annem sigorta işi yapıyor, çalıştığı şirketin merkezi
Ankara’da.” diye cevap verdi, sonra başladı annesini anlatmaya.
Annesi 43 yaşındaymış. Gençken evlenmiş, ama şiddetli geçimsizlik
sonucu ayrılmışlar. “Peki annenin hayatında kimse yok mu?” diye
sordum. “Hayır yok, uzun zamandır yok!” dedi. Aslında annesiyle o
konuda birbirimize benziyorduk, ikimiz de eski sevgililerimizi,
eşlerimizi unutamamıştık. Daha çok annesini düşünmeye başlamıştım
artık.Bu yatakta bir süre önce annesini dikizlemiştim. Bunu hatırladıkça
halen heyecanlanıyordum. Ekin de annesine çok benziyordu. ister
istemez annesi aklıma gelmiş ve gibimde kımıldanmalar başlamıştı.
Annesinin o gün giydiği pembe külot geldi aklıma. Ekin’e, “Pembe
külodun var mı?” diye sordum. “Bende yok, ama annemde olacak birkaç
tane. Niye ki?” dedi, “Hiiç. Pembe sana çok yakışırdı,
anneninkilerden birini giysene!” dedim. Kalktı, annesi gibi gardroba
domalarak, annesinin pembe külodunu çıkardı, giydi. Annesinin
kopyası gibiydi. “Yakıştı mı?” diye sorunca, “Harika oldun. Şimdi şu
yatağın kenarına otursana!” dedim, oturdu. Ben de elim kalkmış
gibimde odadan çıkarken, “Nereye?” dedi. “Geliyorum hemen!” deyip
çıktım ve kapıyı kapadım. Sanki o anı tekrar yaşamak istiyordum.
Biraz kapının önünde oyalandım, sonra elim gibimde girdim içeri.
Ekin yatağın köşesinde oturuyor ve neden böyle birşey yaptığımı
soran bakışlarla bana bakıyordu. Birşey demeden yanına oturdum,
dudaklarını öpmeye başladım. iri ve dolgun dudaklarını öperken
elimle belinden tuttum. Sanki Şennur Hanım’la öpüşüyordum. Ekin
yavaşça bacaklarını belime doladı, kucağıma oturdu ve öpüşmeye
başladık. Bir hamlede Ekin’i altıma aldım, külodunu indirip ama tam
olarak çıkartmadan, irileşmiş gibimi Ekin’in sürekli ıslak olan
dıbına soktum. Dudaklarım dudaklarında, yavaşça ileri geri yapmaya
başladım. Dillerimiz birbirine dolaşmıştı. Yatağın gevşeyen yayları
gacur gucur sesler çıkarırken, benim dilim Ekin’in, iri ve
kahverengi göğüs uçlarını bulmuş, gibim de dıbının derinliklerini
dövmeye başlamıştı. Ben dıbına soktukça, Ekin inliyor, saçlarımdan
asılarak başımı göğüslerine daha çok bastırıyordu.
Tümünü Göster