1. 1.
    0
    10 dakikadır koridorda bekliyordum. Gelmeyince meraklanmıştım,
    “Şennur Hanım?” diye seslendim. “Geliyorum, bir dakika!” diye cevap
    geldi, ama bir 5 dakika daha geçti. Odasına doğru yürüdüm, kapının
    önüne geldim, ses yoktu. içimden kapı deliğinden bakmak geçti.
    Eğilip baktığımda, Şennur Hanım yatağın kenarında oturuyordu. Ne
    yapıyor bu kadın diye düşündüm, çünkü üstünde sadece bir külotla
    öylece oturuyordu. Biraz sonra ayağa kalktı, külodunu çıkardı.
    Çırılçıpalktı şimdi. Uzun kıllarla kaplı bir amı vardı. Aynadan
    kalçalarına baktı, sıktı kalçlalarını. Gözlerime inanamıyordum,
    müthiş tahrik olmuştum, ama anlam veremiyordum tabi ki. Sonra
    gardrobun alt çekmecesinde bulunan külotlarından birini almak için
    domalınca, kısa bir süreliğine de olsa, arka deliğini de görmüş
    oldum. Çekmeceden pembe bir külot aldı, giydi. Sütyenini taktıktan
    sonra, üzerine elbisesini giyinirken, ben de ordan uzaklaşıp
    koridora gittim, önümdeki kabarıklığı indirmeye çalışarak.
    Az sonra odadan çıktı, “Hazırım, çıkabiliriz!” dedi. Kadının
    gözlerine bakamıyordum. Birlikte evden çıktık. Arabasına atladık.
    Nereye gideceğimi sordu, adresi tarif etmemi istedi. Eve gideceğimi
    söyleyip, yolu tarif ettim. Eve dönerken aklımda tek bir soru vardı,
    neden yatakta öylece oturuyordu?
    Beni evimin önünde indirdikten sonra, kendisi gideceği yere devam
    etti. Evde sürekli Şennur Hanım’ı düşünüyordum, kadınla aramda
    enteresan bir çekim olmaya başlamıştı, üstelik tanışalı daha bir gün
    olmasına rağmen. Sevgilim dediğim bir kızın annesinin bu kadar
    özeline girmiş olmak beni utandırıyordu, aynı zamanda çok
    heyecanlandırıyordu. Ama anlamadığım tek bir şey vardı, kadın
    yatakta o kadar dakika oturup ne yapmıştı? Birşeylerle mi
    uğraşmıştı? Yoksa… Evet, beni beklediği ihtimalini de
    düşünüyordum, ama neden yapsın ki böyle bir şeyi? Sonuçta daha bir
    gün olmuştu tanışalı. Ama bu sürede, görülmemesi gereken herşeyi
    görmüştü.
    Ekin’i merak etmiştim, evlerinden apar topar ayrılmıştım. Ekin’i
    aradım. “Efendim aşkım?” diye herzamanki ses tonuyla açtı. “Seni
    merak ettim canım…” dedim. “Ertesi gün hapı kullandım, sorun yok,
    ama birdahakine dikkat et! Sen nerdesin, görüşelim!” dedi.
    “Evdeyim…” dedim, ama şu anda onu görmek istemiyordum nedense.
    “Hastayım…” diye bir bahane uydurdum, belki görüşmekten vazgeçer
    diye. Ama umduğum gibi olmadı ve akşam bana bakmaya geldi. Ekin’e
    biraz soğuk davranıyordum, aslında ondan da utanıyordum. Bana çorba
    yaptı. Biraz kaldıktan sonra evine gitti. Görünüşe göre, Şennur Hanım kızına o konudan bahsetmemişti…
    ilerleyen günlerde okullar açılmıştı yeniden, derslerime gidiyordum.
    Arada sırada da Ekin’le gece gezmelerine çıkıyorduk. O gecelerin
    birinde annesi evde yoktu, Ekin’le annesinin yatağında gibişmiştik.
    Annesinin çift kişilik yatağında uzanmış orgazm sonrası sigarası
    içiyordum. Ekin de arada sırada bir tane alır yakardı. Göğsüme
    uzanmış, sigaralarımızı içerken, Ekin’e annesinin nerede olduğunu
    sordum. “Ankara’ya gitti, görüşmesi varmış.” dedi. “Ne görüşmesi?”
    diye sordum. “Annem sigorta işi yapıyor, çalıştığı şirketin merkezi
    Ankara’da.” diye cevap verdi, sonra başladı annesini anlatmaya.
    Annesi 43 yaşındaymış. Gençken evlenmiş, ama şiddetli geçimsizlik
    sonucu ayrılmışlar. “Peki annenin hayatında kimse yok mu?” diye
    sordum. “Hayır yok, uzun zamandır yok!” dedi. Aslında annesiyle o
    konuda birbirimize benziyorduk, ikimiz de eski sevgililerimizi,
    eşlerimizi unutamamıştık. Daha çok annesini düşünmeye başlamıştım
    artık.Bu yatakta bir süre önce annesini dikizlemiştim. Bunu hatırladıkça
    halen heyecanlanıyordum. Ekin de annesine çok benziyordu. ister
    istemez annesi aklıma gelmiş ve gibimde kımıldanmalar başlamıştı.
    Annesinin o gün giydiği pembe külot geldi aklıma. Ekin’e, “Pembe
    külodun var mı?” diye sordum. “Bende yok, ama annemde olacak birkaç
    tane. Niye ki?” dedi, “Hiiç. Pembe sana çok yakışırdı,
    anneninkilerden birini giysene!” dedim. Kalktı, annesi gibi gardroba
    domalarak, annesinin pembe külodunu çıkardı, giydi. Annesinin
    kopyası gibiydi. “Yakıştı mı?” diye sorunca, “Harika oldun. Şimdi şu
    yatağın kenarına otursana!” dedim, oturdu. Ben de elim kalkmış
    gibimde odadan çıkarken, “Nereye?” dedi. “Geliyorum hemen!” deyip
    çıktım ve kapıyı kapadım. Sanki o anı tekrar yaşamak istiyordum.
    Biraz kapının önünde oyalandım, sonra elim gibimde girdim içeri.
    Ekin yatağın köşesinde oturuyor ve neden böyle birşey yaptığımı
    soran bakışlarla bana bakıyordu. Birşey demeden yanına oturdum,
    dudaklarını öpmeye başladım. iri ve dolgun dudaklarını öperken
    elimle belinden tuttum. Sanki Şennur Hanım’la öpüşüyordum. Ekin
    yavaşça bacaklarını belime doladı, kucağıma oturdu ve öpüşmeye
    başladık. Bir hamlede Ekin’i altıma aldım, külodunu indirip ama tam
    olarak çıkartmadan, irileşmiş gibimi Ekin’in sürekli ıslak olan
    dıbına soktum. Dudaklarım dudaklarında, yavaşça ileri geri yapmaya
    başladım. Dillerimiz birbirine dolaşmıştı. Yatağın gevşeyen yayları
    gacur gucur sesler çıkarırken, benim dilim Ekin’in, iri ve
    kahverengi göğüs uçlarını bulmuş, gibim de dıbının derinliklerini
    dövmeye başlamıştı. Ben dıbına soktukça, Ekin inliyor, saçlarımdan
    asılarak başımı göğüslerine daha çok bastırıyordu.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster