1. 1.
    +5 -3
    yüksekova'da, 93-94 yılı falandı hoca.
    lise 2’ye gidiyordum.
    babamın sigarası bitmiş, beni sigara almaya
    yolladı.
    akşamüzeriydi.
    çocukluk arkadaşım bahri’yle birlikte çıktık,
    açık dükkân
    arıyoruz.
    ana caddeden, bakkalın olduğunu bildiğimiz
    bir sokağa döndük
    ki, zırhlı bir polis aracı geldi, tam önümüzde
    durdu. 5-6 tane
    polis indi arabadan.
    bahri’yle durduk, bekliyoruz.
    korkuyoruz tabi…
    en öndeki polis tam karşıma geldi, sana yemin
    ediyorum hoca,
    allah şahidim olsun ki hiçbir şey sormadan,
    hiçbir şey demeden,
    elindeki o uzun silahın arkasını suratıma öyle
    vurdu, anlatamam...
    o dayakta, 7 dişim kırıldı benim hoca,
    (dişlerini gösteriyor)
    sonradan yaptırdım bunları.
    neyse, ikimizi de bir güzel dövdüler hoca.
    koca koca adamlar, biz liseye giden çocuklarız
    daha; ne
    yapabiliriz ki?
    valla, yalan olmasın, ne kadar sürdü yediğimiz
    dayak, tam
    bilmiyorum; ama ben, ‘tamam’ dedim, ‘bunlar
    bizi bugün burada
    öldürecekler!’.
    epey bir dövdükten sonra durdular; bahri de,
    ben de yerdeyiz.
    önüne düştüğüm dükkânın kepenginden
    tutunarak yavaş yavaş
    ayağa kalktım hoca.
    yani sana anlatamam hoca o anki ruh halimi.
    yediğim dayağa bir açıklama istiyordum.
    diyorum ya, lisedeyiz daha; ağzının burnunun
    kırılması değil de,
    o gençlik gururunun incinmesi, aşağılanması
    var ya, onun kadar
    kötü bir şey yok hoca...
    neyse, kalktım ayağa, bahri hala yerde, bizi
    döven polislere
    doğru kafamı çevirdim, “bizi niye dövdünüz
    abi?” dedim.
    yeminle, sadece bunu sordum hoca.
    bir şey söylesinler istiyordum, “haaa, demek ki
    şunun için
    yemişiz bu dayağı” diyebileceğim, kendimi
    kandırabileceği m bir
    şey duymak istiyordum.
    o polis bana ne dedi, biliyor musun hoca?
    “kürt’ün bini olmanız yetmiyor mu lan?” dedi…
    yalanım varsa, aha şu masadan kalkmak nasip
    olmasın hoca.
    “kürt’ün bini olmanız yetmiyor mu?... ”
    ölesiye dayak yememiz için, “kürt’ün bini
    olmamız” yetiyordu
    hoca…
    gittiler.
    onlar gittikten sonra, bahri’yle toparladık
    kendimizi, ben eve
    gittim, bahri de…
    3-4 gün sonra bahri’nin babası geldi bize,
    “bahri sizde mi?”
    diye sordu, “yok” dedik.
    bana, “nerede olduğunu biliyorsan söyle”
    dedi, “bilmiyorum”
    dedim, bilmiyordum da…
    bahri o dayaktan sonra eve hiç gitmemiş
    hoca.
    dağa çıkmış bahri!
    3 yıl sonra da öldüğü haberi geldi bahri’nin…
    şimdi sana soruyorum hoca:
    bahri’ye ‘terörist’ diyorlar, elini vicdanına koy
    da söyle;
    terörist olan bahri mi, hoca???/
    ···
   tümünü göster