1. 1.
    0
    iblis’in önceki ismi: azazil idi..

    halk yaratılmadan; nice nice bin sene allahu taâlâ’ya ibadet etti..

    hak taâlâ bir gün ona şöyle dedi:
    • ya azazil, benden başkasına ibadet etmeyesin..
    o

    allah-u taâlâ âdem’i a.s. yaratınca; ona secde etmeleri için,
    meleklere emretti..

    bu durum, iblis’i teşvişe düşürdü..

    sandı ki: âdem’e a.s. secde ederse.. allah’ın gayrına ibadet etmiş olacak..
    ne var ki: allah’ın emri ile secde edenin; allah’a secde etmiş olacağını bilemedi..

    secdeden imtina etmesi; işte, bu sebebe dayanıyordu..

    ona:

    - i b l i s..

    adının verilmesi de, bu nükteden dolayı idi.

    onu teşviye sevk eden nükte ise.. anlatılan mânadır..

    a n l a..

    yoksa.. önceleri onun adı: azazil idi.. künyesi ise.. ebumürre, idi…

    yüce hak, iblis’e sordu:

    - “iki elimle yaptığım şey için secde etmene ne engel oldu?..

    kibirlendin mi?.. yoksa, alûn’dan mı oldun?..” ( 38/75 )

    alûn adı ile anılan melekler, ilâhî nurdan yaratılmışlardır.
    nun, isimli vb. melekler gibi..

    kalan melekler, anasırdan yaratılmışlardır..ve bunlara:
    âdem için secde emri verilmiştir..

    yüce hakkın yukarıdaki sorusuna, iblis şu cevabı verdi:
    - “ben, ondan hayırlıyım.. beni ateşten yarattı; onu da çamurdan..” ( 38/76 )

    yukarıdaki cevap, şuna delâlet ediyor ki: iblis, huzurda konuşma edeplerini
    en iyi bilendi..

    ve.. suâli anlamakta, cevabını vermekte ise.. halkın en ârifi idi..

    çünkü hak taâlâ ona mani sebebi sormadı.. eğer böyle sorsaydı;
    onun şekli şöyle olurdu:

    - iki elimle yarattığım şey için secde etmeye ne sebeple imtina ettin?..
    ancak o: men’in mahiyetini sordu..

    iblis ise.. işin sırrı üzerine kelâm etti:

    - “ben, ondan hayırlıyım..” ( 38/76 )

    dedi.. bu cümlenin daha açık manası şuydu:

    - ateşin hakikati ki, tabiî zulmettir ve sen beni ondan yarattın.. bu,
    çamurun hakikatından hayırlıdır.. onu, bundan yarattın..

    bu sebeple işin iktizası: benim ona secde etmememdir..

    ateş hakikî vechesinde, ulviyeti iktiza eder..

    toprak ise.. hakkî vechesinde, süfliyeti iktiza eder..

    şu durumu görmez misiniz?..

    bir mumu alıp, baş aşağı eğdiğin zaman, alevi aşağı dönmez; yukarı çıkar…
    ama toprak böyle değildir..
    meselâ: bir avuç toprak alıp yukarı attığın zaman, seri bir şekilde aşağı düşer..
    iktiza ettiği hakikatler sebebi ile böyle olur..


    işte.. anlatılan sebepten iblis:

    - “ben, ondan hayırlıyım.. beni ateşten yarattın; onu da çamurdan..” ( 38/76 )

    dedi; buna daha başka bir şey eklemedi..
    sebebine gelince, biliyordu ki: allah-u taâlâ sırrına muttalidir..

    yine biliyordu ki: makam kabz makamıdır; bast makamı değildir..

    eğer bast makamı olsaydı; o sözünden sonra şöyle derdi:
    • senden başkasına ibadet etmemek emrine itimad ettim..

    ancak baktı ki: mahal, itap mahallidir.. dolayısı ile, edep tavrını takındı..
    yine anladı ki: iş kendi için, esasta teşvişe büründü..

    zira hak taâlâ onu:

    - “i b l i s..” ( 38/75 )

    diye çağırdı.. bu ise: iltibas, kelimesi kökünden gelmiş bir kelimedir..

    halbuki, daha önce bu isimle hiç çağırılmadı..

    artık tahakkuk eden durum şu oldu: iş, kendi sınırını aşmıştır..

    bu yüzden sızlanmadı; dediğine pişman olmadı; tevbe etmedi;
    bağış talebinde de bulunmadı..
    biliyordu ki: allah-u taâlâ, ancak dilediğini yapar..

    allah-u taâlâ’nın dilediği ise.. hakikatlerin iktiza ettiği şeydir..

    onun tağyir yolu yoktur.. tebdil olması da imkânsızdır..


    bundan sonra..

    allah-u taâlâ onu, yakınlık huzurundan, tabiat uzaklığı çukuruna tard etti..

    ve.. şöyle buyurdu:

    - “çık oradan; en racim’sin..” ( 38/77 )

    yani: yüce huzurdan ayrıl; süflî merkeze in..

    zira recm: bir şeyin ulviyetten, süfliyete atılmasıdır..

    devamen buyurdu:

    - “kıyamete kadar lânetim üzerine olsun..” ( 38/78 )

    lânet: korkutma, ürkütme âletidir..

    bu mana bir şairin dilinde şöyle anlatıldı:

    kediyi ürküttüm, onunla attım dışına;
    recül-ü lain gibi, kaim kurt makdıbına..

    burada recül-ü lain:

    - korkutan adam..
    demektir..

    bu onun misalidir ki: bostana, ağaçtan vs. den adama benzer bir şey dikerler;
    bununla ona zarar getirecek şeyleri korkutmak isterler.. zararlı kuşları ve
    vahşi hayvanları kaçırırlar..

    böylece, oraya gelecek zarar def olur; ekin ve meyveler zarardan kurtulur..

    allah-u taâlâ iblise:

    - “kıyamete kadar lanetim üzerine olsun..” ( 38/78 )

    buyurdu.. bunun açık manası şu demektir:

    - lânetim yalnız sanadır; başkasına değil..

    çünkü: harf-i cer başa gelmiştir.. arab dili nahiv kaidesine göre, huruf-ü carre ve
    nasibe harfleri başa gelirse, hasr ifade eder..

    yani: isnad yalnız muhataba olur..

    arab dilinde:

    - para zeydin üzerinedir..

    cümlesinde olduğu gibi..

    sonra:

    - “ancak, sana ibadet ederiz; ancak senden yardım dileriz..” ( 1/4 )

    âyet-i kerimesinde olduğu gibi.. ki, şu demeğe gelir:
    • senden başkasına ibadet etmeyiz, yardım dilemeyiz..


    allah-u taâlâ iblis’ten başkasına lânet etmedi.. zalimlere, fagiblere ve diğerlerine dair gelen lânetin hepsi, tebaiyyet yolu ile gelir..

    lânet, köklü yoldan iblis’edir.. dallanması da, diğerlerine gelir..


    - “kıyamete kadar..” ( 38/78 )
    buyurulması da, yine hasr ifade eder..

    kıyamet günü geçtikten sonra, iblis’e lânet yoktur..

    z i r a :

    - kıyamet günü..

    dediğimiz din günü, tabiî zulmetin hükmü kalkar..

    nitekim din günü tefsiri, bu kitabın kirkinci bölümü’nde geçti..

    bu manaya göre iblis: ilâhî huzurdan, ancak kıyamet gününden önce kovulur
    ve tard edilir..

    zira onun, aslî durumu bunu gerektirir..

    onun aslının iktizası ise.. tabiî engellerdir.. ruhun ilâhî hakikatlerle tahakkukuna
    engel olur..

    amma, bundan sonra.. tabiî durumlar, kemalât cümlesinden sayılır..
    ona lânet yoktur, sırf yakınlık vardır..

    ve.. o zaman iblis, önce olduğu gibi, allah katında bulunan ilâhî yakınlığa döner..

    bu ise.. cehennemin zevalinden sonra olur..

    çünkü: allah-u taâlâ’nın yarattığı her şey, elbette önceden bulunduğu
    hale dönecektir..
    bu asalet durumu, kat’îdir..

    bu manayı anla..


    söylediğine göre:
    - iblis, lânete uğradıktan sonra; çok sevindi.. aşka gelip coştu..

    hatta bu hali ile âlemi doldurdu..

    iblise şöyle dediler:

    - nedir bu halin?.. sen huzurdan kovuldun..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster