1. 101.
    +3
    hala gelmiş bana bilmem ne kadar para gitti diyor.
    tüm bu kargaşaya yol açan şeyin senin iktidarının "ben yaptım oldu." zihniyeti olduğunu çok iyi biliyorsun öyle değil mi?
    istanbul'da her yerin avm, otoban, karayolu, konut olduğunu rant uğruna işgal edilmemiş peşkeş edilmemiş yeşil alanların hemen hemen hiç kalmadığını da biliyorsun. istanbulluların da istediği tek şey taksim'deki gezi parkı'na dokunulmamasıydı çünkü istanbul'da adam akıllı insanların dinlenebileceği yeşil alan kalmamıştı.
    insanlar gezi parkının da birilerinin göbekleri daha da büyüsün diye ellerinden alınıp avm yapılmasına son derece haklı bir şekilde karşı çıktılar.
    protestolar oldukça barışçıl bir şekilde başladı. insanlar alanlara çadır kurdular, düşüncelerini paylaştılar, toplumu bilinçlendirmek istediler.
    ne zaman polis çadırları yaktı, ne zaman hukuk dışı bir şekilde insanlara biber gazı sıkıldı, ne zaman muhalif kesimin sesi her zamanki gibi bastırılmak istendi, işte toplum o zaman isyan etti.
    akp halkı aptal yerine koyuyor, istediği o rantçı, talancı, işgalci, birilerinin yoksullaşmasıyla zenginleşen o yozlaşmış düzenini polisiyle, savcısıyla, milletvekilleriyle, valileriyle, bürokratlarıyla dayatabileceğini düşünüyor, yanılabileceğini de en kötü bir şekilde gezi'den öğrendi.
    ne zaman muhalif bir hareket olsa akp bunu kabakuvvetle bastırmaktan çekinmedi.

    4+4+4'ü protesto eden sendikalar da, akp'nin rantçı anlayışına karşı çıkan odalar da, tiyatroları ellerinden alınan sanatçılar da, parasız eğitim isteğini pankartla dile getirip terör örgütü üyeliğiyle yargılanan öğrenciler de, maaşına geçimini sağlayacak zam yapılmadı diye yürüyen emeklileri ve memurları da, çocukluğunu bugün heslerle, termik santrallerle, nükleerle talan edilip belli kesimi zenginleştiren doğanın şefkatli kollarında büyüyen çevreciler de kısacası artık tüm kesimiyle toplum bizlere sunulan rekabetçi, sömüren, halka ait olanların tüketilerek bir kesime getirilen ticari kapitalist düzenin tüm güçle dayatılmasından bıktı. sen insanların düşüncelerine baskı uygulamışsın, siyaset yapmasının önüne barikat koymuşsun, ateşi benzin sökerek söndürmeye çalışmışsın, peki söyler misin bana ne olmasını bekliyordun? toplumun boyun eğmesini mi, susmasını mı, erdoğan'ın istediği gibi 4 yılın bir dakikasında konuşmasını demokrasi olarak algılamasını mı?

    eğer senin iktidarın muhalefetle biraz barışık olabilseydi, aldığı %50 oya dayanarak toplumu kendi mülkü olarak görmeseydi, çoğulcu siyasetin gereği olarak her partinin her kesimin her odanın her derneğin görüşünü alarak hareket etseydi, geri kalan %50'yi dışlanmış hissetirmeseydi emin ol ne böylesine büyük çatışmalar çıkardı, ne insanlar ölürdü, ne de senin o lanet olası yeşilliklerin boşa gitmezdi.

    burada bahsettiğin 150 milyon lira toplumsal bir üretimle geri kazanılabilir, peki ya abdocanlarımız, ali ismaillerimiz, ethemlerimiz, medenilerimiz, mustafalarımız nasıl geri gelecek? gelecekte ağacı tanıyamayan, denizlere giremeyen çocuklarımız ne yapacak? bugün üçüncü köprü yapılacak diye istanbul'un kuzeyinde biçmediğin alan kalmadı, 150 milyon dolar yine kazanılır ama ağaçsızlıktan dolayı artacak erozyonun selin yutacağı insan hayatını hangi para verecek bizlere? giderek yoksullaşmaya yüz tutmuş orman köylüleri neden birileri daha fazla kazanacak diye yoksullaşmak zorunda?
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster