hayat yaşamaya değer mi tartışalım

ya beyler iki dakika ciksmiş siyasetmiş bir kenara koyun. gelin ciddi ciddi konuşalım.

into the wild'ı izleyen çoktur burda eminim. hatta filmi izleyince gaza gelip kendisini yollara vurmak isteyen ama bazı sebeplerden dolayı bir şey yapamayan.

şimdi sabah kalkıyorsunuz, okuyanlarınız gidiyor dersini çalışıyor, sabahtan akşama kitap defter başındasınız. sonra okul bitince ya gidip avm'ye arkadaşlarınızla takılıyorsunuz ya da evde pc başındasınız. işe giden dostlar ise sabah 9 akşam 6, kimisi sabah 8 akşam 10 çalışıyor. haftada 5 gün çalışanı yine o 2 günlük tatilde bir şeyler yapabiliyor ama 6 gün çalışan adam sadece pazar gününde ne yapabilir? evin sorunlarıyla mı uğraşacak, hobisini mi icra edecek, ailesine alışveriş mi yapacak?

burada genelleme yapıyorum ama istisnaları da vardır, benim lafımı anlayan anladı.

bahsettiğim filmin başkarakteri parasını yaktı, kredi kartlarını falan kesti ve uzun bir yolculuğa çıktı. yeri geldi çalıştı, yeri geldi insanlara yardım etti ama bunları hep severek yaptı. çünkü takvimi ya da beklentisi yoktu bu adamın. yani çoğumuzun aksine her saniyesini dolu dolu yaşadı. bizim hep ertelediğimiz o tatil, gezi planlarımız, o adam için yaşamın kendisiydi.

sizce biz bir yerlerde yanlış yapmıyor muyuz?