1. 326.
    +1
    Uçuruma metreler kala arabanın hızını yavaşlattım ve kapıyı açıp kendimi dışarı attım. Babam arabayla birlikte, büyük bir gürültüyle uçurumdan aşağı yuvarlandı. Yerden kalkıp sakince üstümü başımı temizledim ve uçurumdan aşağı baktım. Arabanın bazı parçaları kayalıklarda dağılmıştı ancak babamın cesedini göremiyordum. Arabanın geri kalanı ile birlikte denizin dibini boylamış olsa gerekti.
    Bir süre yürüyerek kasaba merkezine vardım. Bir taksi tutup otogara yöneldim, bu sırada Ceyda’yı aradım. Toparlanmasını ve orada buluşmamız gerektiğini söyledim.

    -- 2 sene sonra, Antalya—

    Güneş yüzümü okşayan ilk ışıklarını gönderiyor. Kuş ve tavuk sesleri geliyor dışarıdan. Bir yandan da esinti ile birlikte ağaçların ezgisini duyuyorum. Boynumu bir sağa bir sola büküp, kendime gelmeye çalışıyorum. Lavaboda yüzümü yıkıyorum, musluktan buz gibi akıyor su. Dışarıya çıkıyorum, bahçemizde her şey yolunda gibi. sevgilim piknik masasına kahvaltılıkları diziyor. Arkadan sarılıp saçlarını kokluyorum.

    işte, benim özgürlüğüm bu. Geçmiş yıllarda yaşadığım onca gerilim, mühürleri alma çabam, annemin ve babamın aramızdan ayrılması… film gibi adeta. tarikat bize eğer görevleri terkedersek muazzam acılarla tanık olacağımızı söylemişti. Ancak benim acılarım, tarikattan ayrılmam ile sona ermişti. Bir cehennemden geçip cennetime kavuştum, ölünceye kadar buradan ayrılmaya niyetim de yok.

    belki de, tarikatın "özgürlüğün mührü" ile kastettiği buydu. kendi iradem ile bir şeyler yapmış ve sonunda mutluluğu yakalamıştım. bizden başka kaç lanetli böyle bir noktaya gelebilmişti ki?

    ya da bize neydi ki bundan? sonuçta her koyun kendi bacağından asılıyor bu dünyada... gerekli olan şey cesaret ve inanç, gerisi kendiliğinden geliyor zaten...

    hikayem burda bitiyor dostlar. okuyan herkese teşekkür ederim.
    ···
   tümünü göster