1. 76.
    0
    ÖNSÖZ
    Senelerce yasamıs oldugum tecrübelerime baglı olarak genç yasta iken hep
    birseylerin yolunda gitmedigini düsünürdüm ancak etrafımda kimse benimle
    aynı fikri paylasmıyor gibi göründügünden yada öyle davrandıgından birçok seyi
    kendi basıma ögrenmek ve uygulamak zorunda kalmıstım. Toplum içerisinde
    yasarken uyulması gereken ancak bir türlü adam akıllı açıklık getirilmeyen
    kurallar mevcut. Ne zaman bu kuralları sorgulamaya kalkıssam mutlaka ya
    negatif bir tepki yada "öyle iste" tarzında bir cevapla karsılasırdım. Fakat tüm
    bu negatiflikler benim yinede birseylerin yanlıs isliyor olduguna dair olan
    hislerimi bastıramıyordu - aksine sanki haklı oldugumu ve kimsenin gerçekleri
    konusmaya cesaretinin olmadıgını tasdikliyordu.
    Kimsenin dogru dürüst "konusulmaması" gereken konuları benimle
    konusabileceginide pek zannetmedigim için birçok cevabı kendi çabalarım ve
    arastırmalarımla bulmaya basladım. Tabiki eskiden bugünkü gibi bir internet ve
    bilgi agı yoktu. Aradıgınız kitaplara ulasmakta oldukça zordu. Sagda solda
    kütüphane islevi gören yerler sadece onlara hediye edilmis kitaplarla doluydu.
    Üniversite kütüphanelerine girmek ise eger orada okumuyorsanız zaten
    imkansızdı. Yani bir kitapçıya gidip "bana sunun hakkında bir kitap verirmisiniz"
    de diyemiyorsunuz, çünkü kitapçı sadece elindekini satıyor ve her kitabında
    içerigini bilmekle yükümlü degildi. Yani ilk problem ne aradıgımı bilmemde
    yatıyordu... bunu buluncada bu bilgiyi nereden elde edebilecegimi bulmam
    gerekiyordu. Yani simdiki gibi Google a yazıp bulmak gibi bir lüksümde yoktu,
    çünkü henüz öyle birseyde yoktu.
    Birgün eve giderken yol kenarında çöplüge atılmıs bir kitap yıgını gördüm ve
    içimden birsey "git ve bak" dedi sanki, ne kaybedecektimki?! Orada 1900 lerden
    1950lere kadar basılmıs birçok filozofik, ezoterik ve tezofik konuları içeren 30
    kadar kitap bulmustum. Sayfalarını birer birer karıstırmaya basladım ve her
    sayfa sanki içimden "iste bu" dedirtircesine bilgiler içeriyordu. O anda sanki
    4nkaların altın sehrini bulmus gibiydim. Yani önümde çöpe atılmıs olan bunca
    eser benim için paha biçilmez bir hazine degerinde idi - halende öyleler.
    Aklımdaki birçok cevapsız soruya bu kitaplar sayesinde cevaplar bulmustum.
    Tabiki zamanla tüm bu okuduklarımın aslında yasaklı eserler olduklarınıda
    ögrenmistim. Yani otoriteye göre yaptıgım sey "yanlıstı". Bu kitaplardaki bilgiler
    halk tarafından "öcü" kategorisine alınmıs ve bunları okudugunu söyleyenlerde
    bir anda "farklı" damgası yemekteydi. Kimse kitabın içerigini bilmiyor ama diger
    herkes karsı oldugu için onlar gibi davranmayı seçiyordu. Tıpkı Salman Rüsdinin
    "Seytan Ayetleri" Romanına gösterilen tepki gibi... millet sokakta karsıt gösteri
    yapıyor, yazarın öldürülmesini talep ediyor ancak aralarında bir tanesi bile
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster