1. 251.
    +1
    Boğaz kenarıda, heybetli, duvarları 3 metreyi bulan, tam güvenlikli bir yalı hayal edin, işte böyle bir yerdi orasıda. Murat arabasını açılır kapının önüne çekti, torpido gözünden kumandayı bastı kapıyı açtı içeri girdik. Bahçesi sade sayılırdı aslına bakılırsa, güzel kaldırım taşlarıyla döşenmiş, bitkilere hoş şekiller verilmiş... ilk dikkatimi çekenler bunlardı. O kadar heybetli bir yalı ya fazlasıyla sade bir bahçe hazırlanmış.

    Murat arabayı kapının önüne çekti, içeriden bir vale kapımızı açtı sonrada arabayı park etmek için zütürdü, dikkatimi çeken şey ise çalışanlar insandı(sonradan onlardan biriyle konuşmuşluğum var, ben yeniyim diye bana sıcak kanla yaklaşmışlardı, burada gizemli birşeyin döndüğünü biliyorlar ama ağızlarını kapatmak için ciddi para alıyorlarmış.)

    Buradan aldığım ilk izlenim bir kulüp havasıydı, şehir kulübü gibi vs. istanbul vampir kulübü gibi birşey.

    Geniş kapıların altından geçtik, bir hizmetli daha oturduğu yerden kalktı, muratın ceketini, benim montumu aldı, hoşgeldiniz deyip yerine geri gitti. içerisi de gerçekten çok hoştu, parke döşeli zemin, yanan sıcak bir şömine, geniş tavan, içeride tektük egzotik bitkiler, heykeller ve biblolar vardı. Asıl dikkat çeken şey ise yukarı doğru dönerek çıkan iki adet heybetli merdivendi, merdivenin kolları bile tek başına sanattı diyebilirim.

    Beni hayallerimden muratın omzuma koyduğu eli uyandırdı,
    "Şimdi seni istanbuldaki yöneticimizle tanıştırmanın vakti geldi" dedi, başımla onayladım. Merdivenlere yöneldik. Bir kat.. iki kat üçüncü katta tek oda bulunan çatı katına çıktık.

    Odanın ahşap kapısı aralıktı, murat içeri girdi, bende onu takip ettim. Yine parke kaplanmış zemin, yine sıcak ateşte kavrulan bir şömine. Orta çağ kabartmalarıyla süslenmiş devasa bir masa arkasındada notların, evrakların arasına gömülmüş beyaz saçlı 50 li yaşlarında görünen bir adam.
    ···
   tümünü göster