1. 176.
    0
    Soru: Ömrü boyunca islam’la tanışmamış kişilerin ne suçu vardır? Afrika’nın ilkel bir kabilesinde doğmuş birinden Allah nasıl kendisine iman bekler?

    Bu tür soruları kasıtlı olarak soran ve kendilerini“ateist”
    ifadesiyle adlandıran kişilerin temel yanlışlarından birisi de islam’a ait eserleri okumaktan ısrarla uzak durmuş olmalarıdır. Mesela islam düşüncesiyle alakalı eserleri okuyan bir insanın yukarıdaki soruyu sorması beklenemez. Nitekim bu mesele islam kaynaklarından “ehl-i fetret” başlığı altında inceleniyor.

    Şimdi sorunun cevabına geçelim. Aslında Kur’an-ı Kerim’deki bir ayet, bu sorunun cevabını tek cümleyle gayet açık bir şekilde veriyor:“Biz peygamber göndermediğimiz hiçbir halkı cezalandırmayız.”(isra, 17/15)

    Evet bu ayetin ışığında fetret ehli dediğimiz insanların ahirette sorumlu tutulmayacakları ifade edilmiştir. Bu kanaat, insanların dini bakımından sorumlu tutulmasını peygamber davetinden haberdar olma şartına bağlayan temel görüşün bir sonucudur. Buna göre peygamber davetine muhatap bulunmayan insanlar akıl yürüterek dini mükellefiyetlerin nelerden ibaret olduğunu bilemezler.

    Çünkü akıl tek başına iyi ile kötü hakkında hüküm vermekten acizdir. Nitekim Kur’an’da peygamber gönderilmedikçe insanların azaba uğratılmayacağı bildirilmiştir. Bununla alakalı yukarıdaki ayet dışında Şuara, 26/208-209 ve Kasas, 28/59’a da bakılabilir.

    Ancak sorunun aksine araştırmalar neticesinde Allah’ın ilkel bir kabile bile olsa insanlara peygamber gönderdiğini anlıyoruz. Prof. Dr. Mahmud Mustafa isimli bir araştırmacının, Afrika’da çok vahşi iki kabile hakkındaki mütalâaları bu hususu açıklıyor. Doktor'un ifâdesine göre Mavmav kabilesi, Mucay isminde bir ilâha inanırlar. Bu ilâh, Zât'ında ve icraatında birdir. Birini doğurmuş ve biri tarafından doğurulmuş da değildir. Eşi, menendi de yoktur. O, görünmez, bilinmez; ancak eserleriyle tanınır. Neyamneyam kabilesi için de, Mavmav'ların kanaatına benzer şeyler nakletmektedir: Onlar da her şeye sözü geçen, ormandaki herşeyi kendi iradesi ile hareket ettiren ve şerli kimselere yıldırım şerareleri gönderen bir ilâh vardır, diye düşünmektedirler. Görülüyor ki, bunlardaki ilâh düşüncesi ile Kur'ân'daki Allah düşüncesi arasında, hemen hemen fark yok gibidir. Hattâ, Mavmavlar, "Aynı ihlâs sûresinin muhtevasını söylüyorlar" desek yerinde olur. (A.G.T.)

    Netice olarak şunu söyleyebiliriz Hemen her devrin insanı, az-çok bir Nebi'nin estirdiği meltemden nasibini almış gibidir. Peygamberlerin adının tamamen unutulduğu ve eserlerini zamanın aşındırdığı yerlerde ise, ikinci bir peygamber gönderilinceye kadar, o devre “fetret devri” denmiş ve o devrin insanlarının azabdan bağışlanacağı ifâde edilmiştir.

    Evet, ömrü boyunca islamiyet’ten hiçbir şekilde haberdar olamayanlarla fiziki imkansızlıklar, güçlü pgibolojik ve sosyal engeller yüzünden bu dinin hidayetiyle aydınlanamayanlar, sorumlu tutulmayacaklardır.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster