1. 26.
    0
    Talebelerimden Hüsnüyadis namlı Manisa Mutasarrıfı Giritli Hüsnü efendi (şimdilerde çok ağlayan bir devlet büyüğünün dedesi olur) anlatır:

    “Bir gün hocam hellori hazretlerini ziyâret etmek için yola çıktım. Giderken bir tanıdığın toki konutlarında ki evine uğradım.

    içeride tanımadığım birkaç kişi vardı. Selâm verdim ve güler yüz gösterdim. Bu hâlimden ev sâhibi çok memnun oldu. Bana nereye gittiğimi sordu. Ben de; “Niyetim büyük velî mübârek hocamı ziyâret etmektir.” dedim.
    Orada bulunanlardan biri; “Kimdir o zât?” dedi. Ben de; “hellori hazretleridir.” dedim. Meğer onlar, hellori hazretlerine karşı nefsiyle mağrur, laikçi ve cehapeli kimselermiş.

    Benim bu cevâbım üzerine dayanamayıp; “Demek seni de aldatmış o kişi!” dediler. Bu sözüne dayanamayıp ona; “Sus ey inkârcı kişi! Hocam aleyhinde konuşma!” dedim ve o kızgınlıkla yanlarından ayrılıp hocamın yanına gittim. yolda giderken kendilerine içimden buğz etmeyi de ihmal etmedim zira hocam beni badelerken kulağıma "buğz etmeyi unutma" diye fısıldamıştı. hocamın mübarek Elini öpüp edeple huzurlarında oturdum.

    Hocam bana bakıp; “Evlâdım nereden geliyorsun bana anlat!” buyurdu. Bunun üzerine ben edeple; “Evden geliyorum efendim.” dedim. O tekrar bana; “Gelirken bir yere uğramadın mı? Bir kimse görmedin mi?” buyurdu. Ben hayret edip; “Efendim! Bir tanıdığım olan zeyyid Beye uğradım.” dedim. O; “Keşke uğramasaydın ve oradaki laikçi ve inkârcı kimseleri hiç görmeseydin.” buyurdu. Sonra da; “Evlâdım! it ürür kervan yürür. gün olur devran döner horoz domalır tavuk gömer. Bu hakîkatı şüphesiz herkes görmektedir. Sana söylenen sözlerden hiç incinme ve sabret. Zîrâ meyveli ağaç taşlanır.” diyerek, bana nasîhatlerde bulundu.”
    ···
   tümünü göster