1. 1.
    +1
    ısparta'da mülki idareden sorumlu bir memur olarak vazife ifa eden talebem anlatıyor ismi malik (anlamı cennete düşen ilk şakirt tanesi):

    “Bir gün hocam hellori hazretlerinin huzûruna vardım. Niyetim taşraya gidip ilim öğrenmeye müsâadesini istemekti. (daha ne kadar taşraya gidecekti bu adam? allah'ım aklımı koru) Daha bir şey söylemeden bana; “Oğlum! Şimdi sen falan yerdeki avm'ye git, oradaki laikçilere nasîhat et.” buyurdu.

    Ben de; “Peki efendim.” deyip buyurduğu avm'ye gittim.
    O günlerde Arabî gramer bilgilerini öğrenmekle meşgûl olduğumdan başkalarına nasîhat verecek bir durumum yoktu. Emir üzere avm'de vaâz için yürüyen merdivenlere çıktım. Her taraf dolmuştu. Şaşırdım. biri şu merdivenleride durdursa fena olmayacaktı. O halde iken hocamı hatırladım ve yardımını istedim. Çok geçmeden dilim çözüldü. Bülbül gibi anlatmaya başladım. Lâkin ne söylediğimi bilmiyordum. Herkes büyük bir dikkat ile dinliyordu. ellerinde cep telefonları ile fotoğraf çekiyorlardı ve orta yaşlı bir teyze gelip üzerinde vaaz etmekte bulunduğum yürüyen merdivene çaput bağlamaya çalışıyordu. Söylediklerimi anlamaya gayret ettiğimde hakîkaten hikmetli sözlerdi. Bu bilgileri hocam hellori hazretlerinin himmet ve yardımlarıyle söylediğimi anladım. Ben ise bir tercümandan başka bir şey değildim. Onun yardımı ile güzel bir vaâz etmiştim. Bunun için Rabbime şükrettim. vaâz bittiğinde yrüyen merdiven komple çaputlarla dolmuştu hatta genten bir hanım bana bile çaput bağlamaya çalışıyordu dilek ağacına dönmüştüm”
    ···
   tümünü göster