1. 76.
    0
    Türklerin Anadolu topraklarına yoğun biçimde ayak basmalarından sadece 45 yıl sonra tüm ülke neredeyse tamamen Türk kontrolü altına geçti. Anadolunun doğusundan batısına bu Türk istilası sırasında eski Anadolu halklarından en küçük bir tepki dahi doğmadı (18). Aksine eskiler, yeni gelenlere adeta yer gösterdi. Bu nasıl mümkün oldu?

    Eskiler, Anadolu çok tanrıcılığı ve Apollon dini, Pisagor ve Saabilik öğretileriyle yoğrulmuştu. En büyük korkuları Sünni Müslüman işgaliydi. Yeni gelenler de, her ne kadar Müslümanız diyorlardıysa da, islamiyetle pek alakaları yoktu. Eski ve yeniler inanç bakımından birbirlerine oldukça yakındılar. Yerli halklar, Türkmenler ile uyuşabileceklerini gördüler. Ayrıca bazı tarihçiler, Anadolu'da yaşamakta olanların arasında, çok önceleri bu topraklara gelmiş Türklerin de bulunduğunu belirtmektedirler. Türklerin bir kolu olan iskitlerin M.Ö. 4 binlerde Anadolu topraklarına yerleştikleri, ayrıca kadim Uygur imparatorluğunun bir kolu olan Sümerler'in de aslen Türk oldukları sanılmaktadır (19). Bu eski Türk boylarının varlığı, yeni Türklerin kolayca kabulünde bir etken olmuştur. Nitekim, aradan 100 yıl dahi geçmeden Moğollar da, güçlü ordularının ardından Anadolu'ya girmelerine karşın, Anadolu halkları tarafından kesinlikle kabul görmemişler ve büyük bir kısmı geri dönmek zorunda kalırken, çok azı Türkmenler arasında asimile olarak bu topraklara yerleşebilmişlerdir.

    Bu gelişmelerin sonucunda, Haçlı seferleri ile birlikte Anadolunun adı "Turchia" (Türk eli) olarak telafuz edilmeye başlandı.

    Türkmen göçerler özgürlüklerine son derece düşkündüler. Aralarında ayrılık yoktu. Kabile reisi ile basit bir çoban dahi eşit ve kardeşti. Kadınları, erkeklerin bulunduğu her ortamda yer alırlar, islamın gerektirdiği örtünmeye de uymazlardı. Bu tutumu, bir Türkmen ozanı olan Künci şöyle dile getirmişti: "Arifler namus-ı ırzın vermez; Tesettür ne demek akıl ermez"...

    Ancak, Selçukluların Türkmenlere geniş bir özgürlük tanımaya hiç niyetlen yoktu. Sünni yöneticiler, Türkmenlerin de aynı görüşe gelmelerini sağlamak için her türlü baskıyı uyguluyorlar, Aleviliği sapkınlık olarak nitelendiriyorlardı. Bu baskılardan bunalan Türkmenlerin karşısında, Moğol akınları sonucu yıkılmış Büyük Selçuklular yerine, daha zayıf olan Anadolu Selçuları kalmıştı. Sürekli Moğol akınları şehirlerdeki ticari hayatı felce uğratmış, Türkistan'a yayılması ile Ahilik adını alan Fütüvve kuruluşları için sıkıntılı günler başlamıştı. Ahi kelimesi Arapça'da "Kardeş" anldıbına gelmektedir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster