+2
evet beyler başlıyorum şimdi.
kıdemli bi savaşçının oğluydum. gençliğimde asil bi savaşçının hizmetkarlığını getir zütürünü yaptım. sopayla birbirlerine vururlarken izledim bunları. yani öyle yazıyordu amk. sonrada seviye atlayıp şövalyenin tekinin silahtarı oldum. kullanmadığı zamanlar kılıcını ben taşıdım. bildiğin amelelik yani özel bi yanı yok.
neyse geçmişim böyle işte. artık nerden aklıma geldiyse kervanın tekine katılıp kalradyanın svadya ülkesine girdim amk. bizim tüccarla tanıştım klagib hikayeler oraları geçiyorum.her zaman yaptığım gibi önüme gelen köyden adamları topladım.2 oyun günü geçti ve 20 kişilik dandik bi ordum vardı. orman haydutlarından ölümüne kaçıp çapulculara göz açtırmıyordum. ordudaki svadya acemileri yavaş yavaş gelişmeye başladı. daha atlı yapamasam da ona yakın bişeyler yaptım diye düşünüp dağ haydutlarna koştum yine.10-20 kişilik grupları kesiyor, eşyaları toplayıp en yakındaki şehirde satıyordum. böyle böyle 3k dinar yaptım. ordumda ilk zırhlı atlılar çıkmaya başlamıştı. dağ haydutlarını jilet gibi kesiyordu muallakler.bi süre sonra haydut bulamamaya başladım.e tabi savaş yapmıyorum,bi krallığa bağlı olmadığım için köy yağmalamıyorum ordunun morali düşüyor haliyle. grupta "yöaa biz neciyiz böyle yöaa it gibi koşuyoruz peşinden" naraları yükseliyordu.30 kişilik fena sayılmayan bi ordum vardı.
deniz yağmacılarını ayıklarım diye düşünerek rodokların en ücra köşesinden vaegirlerin denize kıyısı olan yerine kadar gittim. tabi oraya gidene kadar 1 buçuk 2 gün girdi amk. ordunun moral ortalamanın altına düştü.bi kaç tane avcı basmıştım onlar kaçmaya başlayınca daha bi it gibi koşmayaa başladım. bulduğum yağmacıya daldım kırdım kestim gibtim ordunun moralini çok yüksek yaptım.onu yapana kadar da elemanlar boş durmadı tabi rütbe atladılar.30'a yakın askerim vardı. neet hatırlıyorum 7 svadyalı şövalyem olmuştu.10 küsür tane de zırhlı atlım vardı. gerisi milis bikaç tane de arbaletçi işte. yani yavaş yavaş yükselmeye başlamıştım.
devamı var.hem de bayağı var lan