0
Kur’an-ı Kerim’de, farklı dilleri konuşan Peygamberlerin namazlarından bahsedilmektedir. (Yunus suresi 87. Ayette Hz Musa ve kardeşinle namaz emrinin verilmesi, Meryem suresi 55. Ayette ismail Peygamberin ailesine de namazı emrettiğinden, ishak ve Yakup peygamberlere namaz kılmalarının vahyedildiğinden, Hud suresinin 87. Ayeti Şuayb Peygamberin namazının işlevinden bahsedilmektedir.) Kur’an-ı Kerim’e göre; Alemlerin Rabbinden Apaçık bir Arapça ile Peygamberin kalbine inen ayetlerdeki temel hükümler önceki peygamberlere gönderilen kitaplarda da aynı şekilde açıklanmıştır. (Şuara suresi 192-196. Ayetler) Kur’an bu hususu israiloğullarının bilginlerinin de bildiğini açıklayarak bu hususu delillendirmiştir. (Şuara suresi 197. Ayet) Kur’an-ı Kerim’e göre; Temel inanç esasları ve Rabbinin adını anıp namaz kılanın arınıp kurtuluşa ereceği Hz ibrahim’e ve Hz Musa’ya gönderilen ilahi rehberlerde de bildirilmiştir. (A’la suresi 15-19. Ayetler) Yani ibrahim peygamberde Musa peygamberde namaz kılıyordu. Ama her ikisinin de dili Arapça değildi. Musa’nın sahifeleri ibranice, ibrahim’in sahifeleri ise Süryanice olduğundan Arapça olmayan bir dille namazlarını kılıyorlardı. Bu Allah’a ibadetin herhangi bir özel dili olmadığını ispatlamaya yeterli bir delildir. Bu delili görmezden gelenler, kendi ana diliyle Peygamberlerin kıldığı namazı kabul etmeyenlerin, Kur’an’dan Arapça dışında namazın kılınmayacağına dair konuya delaleti kat’i olan bir ayet delil göstermesi gerekir. Getiremeyecekse ki zaten getirmesi mümkün değil- o zamanda sesini kesip, delil verilen ayetler karşısında “işittik itaat ettik” demeyi bilmelidir. Apaçık ayetleri yorumlayarak kabul edemeyenler, mezhebin yorumlarını da binbir te’ville doğru göstermeye çalışanlar ciddi bir sorunla karşı karşıyadır. Bu sorun vahye sıkıntı duymaksızın teslim olmama sorunudur.
Kur’an-ı Kerim’de namaz kılan önceki ümmetlerden bahsedilmektedir. Örnek olarak israiloğullarının namaz kılmaları gerektiğini açıklayan ayetlerden (Bakara suresi 43 ve 83. Ayetler, Maide suresi 12. Ayet) Lokmanın oğluna namaz kılmasını tavsiye eden ayetten (Lokman suresi 17. Ayet) bahsedilmektedir. Bu ayetlerde de açıkça belirtildiği gibi asıl olan namazdır. Namazın dilinin Allah açısından hiçbir önemi yoktur.
Kur’an-ı Kerim’de savaş sırasında kılınması öngörülen namazdaki detaylar da dahil olmak üzere namaz konusundaki birçok bilgi Kur’an’da aktarılmışken, niçin namazda şu şu sureler okunacak diye bir kayıt yok… Aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’de O’nun okunmasıyla ilgili onlarca ayet olmasına rağmen hiçbir ayette açık ve net olarak Kur’an’ın namazda okunacağından bahsedilmemiştir.
Kur’an-ı Kerim’de; namazın önemini ve kılınması gerektiğini açıklayan birçok ayet var. Bu ayetlerin hiçbirinde, namazın kılanın Arapça dışında namaz kılamayacağını açıklayan delil yok. Bu bize, Arapça dışında namaz kılınamayacağını söyleyenlerin bu sözlerini Kur’an’a bakmadan söylediklerini göstermektedir.
Müzzemmil suresinin 20. Ayetinden hareketle illa da namazda Kur’an’dan okunması gerekir diyenlere cevap vermezden önce, şunu da açıklamak da fayda vardır. Bilindiği gibi Kur’an’ı nasıl okumamız gerektiği ayetlerde açıklanmıştır. Ayetlerde Kur’an’ı ; anlayarak, tefekkür ederek, tedebbür ederek, tezekkür ederek, aklederek, fıkhederek okumamız gerektiği açıklanmıştır. (Recep Aykan’ın Kur’an Fihristi 688-692. Sayfalarına bakarsanız ayetleri görebilirsiniz.) Şimdi buradan hareketle namazda Kur’an okuyanların, bu ayetlere uymayacak şekilde anlamadan okumaları yanlış değil midir? Madem Kur’an’da namazda Kur’an okunacak emri var. O zaman açıkça Kur’an anlaşılarak okunmalı, ayetleri üzerinde düşünülerek okunmalı, şuurla okunmalı şeklindeki emirler niçin dikkate alınmıyor? Bu ayetler namazda da anlaşılmadan Kur’an okunmaması gerektiğini açıklamış olmuyor mu?
Abdestle ilgili Maide suresinin 6. Ayetinde birçok hükmü açıklayan yüce Rabbimiz, yüzlerce ayette geçmiş olan salatı Arapça yapmak zorunda olduğumuzu, salat-ı ikame etme işlemi sırasında mutlaka Arapça ile okunması gerektiğini, Arapça okunmadığında bunun reddedileceğini açıklamamıştır. Maide suresinin 6. Ayetinde, yani sadece bir ayette aşağıdaki onlarca hükmü açıklayan yüce Rabbimizin en önemli bir ibadetin dilini Arapça diye sabitlememesi, bu konunun dinin sabitelerinden olmadığını göstermektedir.
KURAN DA ÖYLE BiR ŞEY GEÇMiYORMUŞ
Tümünü Göster