-2
25- kaf suresi 38. ayet şöyledir; “yemin olsun ki, biz gökleri, yeri ve o ikisi arasındakileri altı günde yarattık. bu, bize bir yorgunluk da dokunmadı.”, yunus suresi 3. ayet şöyledir; “şüphesiz sizin rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra egemenliği arşa kuran, işlerini evirip çeviren allah’tır. onun izninin dışında hiç bir şefaatçi yoktur. işte bu özellikleri olan allah, sizin rabbinizdir, ona ibadet edin. artık düşünmez misiniz?”, furkan suresi 59. ayet de şöyledir; “(o allah), gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde yaratan, sonra arşa egemenliğini kurandır. …. “, yukarıdaki ayetlerde belirtildiği üzere kainat 6 günde yaratılmıştır. gün kavramı dünyanın kendi etrafında bir tur dönmesine verilen zaman değil midir? allah dünyanın döndüğünü ve dünyanın bir dönüşü kadar geçen sürenin bir gün olduğunu bilmemekte midir? dünya yaratılırken, yani daha dönecek bir dünya var olmamışken gün neye göre hesaplanır? ve kainatı yaratmak allah’ın 6 gününü mü almıştır? allah’ın ol demesi yeterli değil midir? bakara suresi 117. ayet ile yukarıdaki ayetler neden birbiriyle çelişir? bahsedilen bakara suresi 117. ayet şudur; “o, göklerin ve yerin sanatkârane yaratıcısıdır. o, bir işi yapmak isteyince, ona yanlızca “ol!” der, o da oluverir.”
26- tarık suresi 6. ve 7. ayetler insanın yaradılışından bahseder, o ayetler şöyledir; “6- o, atılan bir sudan yaratılmıştır. 7- o(su), bel ile göğüs arasından çıkar.” bu ayetlerde görüldüğü üzere kur’an-ı kerim de meni’nin bel ile göğüs arasından çıktığı söylenmektedir. ancak günümüzde bilinmektedir ki meni bel ile göğüs arasından değil, testislerden gelir. allah meni’nin testislerde üretildiğini bilmemekte midir? eğer biliyorsa neden insanlara bel ile göğüs kafesi arasından geldiğini söylemiştir?
27- hz. muhafazid’in mucizelerinden birisi de “şakk-ı kamer” yani ayın yarılması olayıdır. hz. muhafazidin ayı bir parmağıyla ikiye bölmesi bir çok hadiste de geçer ve kur’an-ı kerim de kamer suresi 1. ayeti “kıyamet saati yaklaştı, ay yarıldı.” ile bunu doğrular. ay'ın yarılması hakkındaki rivayetlere bakarsak dolunay sırasında ve ay doğarken olduğunu görürüz, eğer ay arap yarımadası üzerine yeni doğuyor ise onun doğusunda kalan çin-hindistan gibi astronomi ile ilgilenen büyük medeniyetler için de ay görünüyor olmalıydı. fakat onlar ay'ın yarılması gibi mucizevi bir olayı kaydetmemişlerdir. ay’ın yarılması’nı sadece müslümanlar mı görmüştür? eğer ay kur’an-ı kerim de de belirtildiği gibi gerçekten bölündüyse neden dünya üzerindeki hiçbir medeniyet bunu kaydetmemiştir?
28- kamer suresi 17, 22, 32 ve 40. ayetleri şöyledir; “and olsun ki, biz düşünüp öğüt alınsın diye kur’anı kolaylaştırdık. fakat var mı bir düşünen?” bu ayetlere göre allah bizim anlamamız için kur’anı kolaylaştırdığını söylemektedir. yani herhangi bir alimin kur’anı bize açıklamasına yada herhangi bir tefsir kitabına gerek yoktur. allah’ın bize emrettiklerini anlamamız için kur’an-ı kerim yeterlidir. kur’an-ı türkçe olarak okuyup da kafasına takılan yerleri soran bir kişiye, sen onun hikmetini anlayamazsın demek yersizdir, hatta günahtır, çünkü allah kur’an-ı bizim için kolaylaştırdığını söylemektedir. birçok soruda da “çeviri hatası” cevabı verilmektedir, arapça öğrenip kur’anı öyle okunması gerektiği gibi insanlar çok çok zor bir yola yönlendirilmektedir. ancak kamer suresi 17, 22, 32 ve 40. ayetleri bize kur’anın kolaylaştırıldığından bahseder, yani arapça öğrenip öyle okumaya gerek yoktur. ayrıca allah gönderdiği kitabın 1400 yıl sonra başka dillere tercüme edileceğini de biliyordur, yani çeviri de hata olması da mümkün değildir. 1400 yıldır hiç kimse düzgün bir şekilde kuranı türkçe ye yada başka dillere çevirememiş midir? düzgün çevrilemediği ve herkesin anlayamayacağı iddiası yukarıdaki ayetlere tamamen terstir ve kur’an-ı yalanlamak anldıbına gelmektedir. bu durumda kur’an da yazılanlar mı uygulanmalıdır, yoksa bazı hocaların söyledikleri mi uygulanmalıdır?
29- sad suresi 77. ayette ve araf suresi 13. ayette şeytanın adem’e secde etmediği için cennetten kovulduğu yazmaktadır. araf suresi 20,21 ve 22. ayetlerde ise şeytanın cennette adem ve eşini kandırarak yasak meyveyi yemesini sağladığı yazmaktadır. allah’ın cennetten kovduğu şeytan cennete nasıl girebilmiştir? şeytan cennete girerken allah fark etmemiş midir?
30- allah neden adem ve havvaya bir ağacın meyvesini yemeyi yasaklamıştır? şeytanın onları kandırdığını bilerek bir meyve yüzünden neden adem ve havvayı dünyaya göndermiştir?
31- araf suresi 35. ayet şöyledir; “ey adem oğulları! size ne zaman içinizden rasuller gelir de, her kim bunlara karşı çıkmaktan sakınır, kendini düzeltirse, artık onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.” bu ayette geçen “size ne zaman içinizden rasuller gelir de” cümlesi ne anlama gelmektedir? hz. muhafazid son peygamber değil midir? allah hz. muhafazidden sonra daha başka rasul göndereceğini mi söylemektedir? eğer hz. muhafazid son peygamber ise neden bu ayet gönderilmiştir?
32- araf suresinde hz. musa nın mucizelerinin anlatıldığı kısımda 107. ayet şöyledir; “bunun üzerine asasını bırakıverdi, birden o, koskoca bir ejderha kesiliverdi.” şuara suresi 32. ayet de şöyledir; “(bunun üzerine musa) asasını bırakıverdi, o birden apaçık bir ejderhaya dönüşüverdi.” hz. musanın asasının bir ejderhaya dönüştüğü anlatılmaktadır, ancak ejderha çok eski uygarlıkların inandığı çin mitolojisinde efsanevi bir yaratıktır, gerçekte ejderha diye bir canlı yoktur. allah neden hz. musanın asasını çin mitolojisindeki efsane bir yaratığa dönüştürmüştür?
33- araf suresi 123,124. ayetler şöyledir; “firavun, “ben, size izin vermeden ona iman mı ettiniz? şüphesiz bu sizin yerli ahaliyi oradan çıkarmak için şehirde planladığınız bir hiledir. yakında anlarsınız. kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra hepinizi çarmıha gereceğim” dedi.” burada bahsedilen firavunun sözleri allah’ın sözlerine neden bu kadar çok benzemektedir? maide suresi 33. ayet ise şöyledir; “allah’a ve rasulüne savaş açanların, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, öldürülmeleri veya asılmaları veya elleri ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmekten başka bir şey değildir. bu, onların dünyada çekecekleri bir zillettir. ahirette ise, kendilerine büyük bir azap vardır.” görüldüğü gibi allah da aynı firavun gibi suçluların elleri ve ayaklarının çapraz kesilmesini emretmektedir. allah firavundan mı esinlenmiş de böyle bir cezayı kullarına uygun görmüştür?
34- araf suresi 136. sure şöyledir; “biz de mucizelerimizi yalanladıkları ve onlara kulak asmadıkları için kendilerinden intikam aldık, onları denizde boğduk.” allah kendi yarattığı kullarından intikam alır mı? intikam duygusu insanlara özgü bir duygu değil midir?
35- araf suresi 179. ayet şöyledir; “yemin olsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar, onların gözleri vardır, onlarla görmezler, onların kulakları vardır, onlarla işitmezler. onlar hayvanlar gibi, hatta daha şaşkındırlar. işte bunlar, gafillerdir.” allah insanlardan ve cinlerden birçoğunu sadece cehennem için mi yaratmıştır? eğer allah bazı kişileri cehennem için yaratmışsa sınav bunun neresindedir? bu kişiler cehennem için yaratıldıkları halde allah’ın yaradışına karşı gelip iman etme ihtimalleri var mıdır? ve “onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar” kısmında insanın kalple anladığı söylenmektedir, ancak günümüzde bilinmektedir ki kalbin görevi vücuda kan pompalamaktır, bir şeyleri anlamak kalbin değil beyinin görevidir, allah bunu bilmemekte midir?
Tümünü Göster