vaktiyle kendi kendine "ulan bi dünya abuk sabuk kitabı okudun, kainatın en önemli kitabını bi anlayarak okumadın amk sığırı" diyerek kızan bir müslümanın kur'an ı okuyarak, araştırarak allahın kendisinden ne istediğini allahın gönderdiği metinden anlama çabası sonrasında kafasını kurcalayan sorulardır.
kişi bu soruları ufaktan ufaktan bazı islam alimi diye tanımladığı kişilere sormaya çalışmış, ancak aldığı çok sert tepkiler ve "sen anlayamazsın" tarzındaki cevaplar yüzünden daha ileri gitmeye cesaret edememiş ve neden anlayamayacağı konusunda kafasında daha fazla soru işaretleri oluşmuştur.
bu kişi kur'an-ı kerim i birçok farklı mealden okumuş, farklı çevirileri birbirleriyle karşılaştırmış, ancak sorularını çok bilinen ve güvenilen "elmalılı muhafazid hamdi yazır" ın çevirisi üzerinden yazmıştır.
gene bu kişi kendi anlayamayacağı konusunda şüpheye düşüp farklı tefsir kitaplarından da ayetlerin açıklamalarını incelemiş, ancak bir tefsir kitabının "a" dediğine başka bir tefsir kitabı "b" dediği için, ve kamer suresinin 17, 22, 32 ve 40. ayetlerinde geçen “and olsun ki, biz düşünüp öğüt alınsın diye kur’anı kolaylaştırdık. fakat var mı bir düşünen?” ayetinden dolayı allah'ın emrine uyup insanların yazdığı açıklamalar yerine allah'ın yazdığı kur'an-ı kerim den okuyup incelemeye tekrar dönmüştür.
kişi ekşi sözlük dahil birçok çevrimiçi kaynağı da araştırmış, ve sorularında bu kaynaklardan da bol bol alıntılar yapmıştır.
bu kişi bu soruları islamı kötülemek için değil, kendisine cevap verebilecek birilerini aradığı için yazmış ve sorularının cevaplarını bulduğu zaman kuşkusuz inancına ve ibadetlerine devam edecektir. ve bu kişi sorularının cevapsız kalmasından çok fazla korkmaktadır. çünkü sorularının cevapsız kalması durumunda bu güne kadar yaşadığı tüm hayat'ın yalan olduğunu, ve çok sevdiği bir sürü insanın bir yalanı yaşayıp öldüğünü, kendisinin de çok büyük bir boşluğa düşeceği, öldükten sonra ne olacağı dahil binlerce soru içerisinde boğulacağı düşüncesi kendisini mahvetmektedir.
işte o sorular şunlardır;
1- neden ayetler iniş sırasına göre yazılmamıştır? allah yanlış mı göndermiş de hz.muhafazid sırasını tekrar düzenletmiştir? ve söylendiği gibi sırasını hz.muhafazid belirlediyse neden hz.muhafazid zamanında ciltlenmemiştir?
2- kur’an-ı kerim neden 23 yılda indirilmiştir? allah’ın insanlığa göndereceği kitabı hazırlaması 23 yılını mı almıştır?
3- kur’an-ı kerim neden hz.muhafazid öldükten sonra ciltlenmiştir? allah tüm insanlığa gönderdiği yüce kitabı neden gönderdiği peygamberine ciltletmemiştir?
4- tin suresi 4. ayet şöyledir; “biz insanı en güzel biçimde yarattık.” peki allah insanı olabilecek en güzel şekilde yaratmışken müslümanlar neden sünnet olur? allah erkekleri kusurlu mu yaratmıştır da sonradan düzeltme yapılması gerekmiştir? bu durumda sünnet olmak allah’a karşı gelmek değil midir?
5- alâk suresi 1. ayetteki “oku!” emriyle kastedilen nedir? kur’an-ı kerim ayetleri yazılı olarak mı indirilmiştir? ayetler yazılı olarak indirildiyse hz.muhafazid’e söylenen “oku!” emri neden kur’an-ı kerim’e eklenmiştir? ve gene ayetler yazılı olarak indirildiyse neden 23 yılda indirilmiştir?
6- alâk suresi 2. ayette “o insanı alâktan yarattı” yazmaktadır. alâk kelimesinin o dönemdeki en sık kullanılan ve bilinen anlamı “kan pıhtısı”dır. günümüzde insanın kan pıhtısından oluşmadığı bilinen bir şeydir. alâk kelimesi bilmediğimiz başka anlamlara mı gelmektedir? ve eğer öyleyse neden dolaylı yönden yazılmıştır? allah gönderdiği kitabı anlamamızı zorlaştırmakta mıdır? (ek bilgi: “musevilik'de insanın bir kan pıhtısından oluştuğu söylenir ki bunun kökeni de eski mısır'a kadar gider. eski mısır'da kadınlar hamilelik döneminde adet olmadıkları için, akmayan kanın, rahimde biriktiği, pıhtılaştığı ve insanın bu pıhtılaşmış kandan olduğuna inanılırdı.”kaynak: (bkz:
#20409281))
7- alâk suresi 10. ayet’e göre kur-an ayetleri inmeye başlamadan önce hz.muhafazid namaz kılıyormuş, şimdiki kılınan namazlarda kur-an dan sureler okunuyor, hatta “fatihasız namaz olmaz.” diye hadisler var ancak o zaman daha fatiha suresi indirilmemişti. (kaynak:
http://www.islam-tr.net/...namazi-yoktur-hadisi.html ) hz.muhafazid’in kıldığı namazla şimdiki kılınan namaz farklı mı? allah tarafından hz.muhafazid e öğretilen namaz aynı namaz değil mi? eğer aynı namaz değil ise bugün kıldığımız namazı bize kim öğretti? hz.muhafazidden başka allahtan vahiy alan mı var?
8- alâk suresi 14. ayette ebu cehil hakkında “o allah’ın gördüğünü bilmiyor mu?” yazmaktadır, ancak alâk suresi kur’an-ı kerim’in ilk suresi olduğu için daha hz.muhafazid e insanlara allah’ın varlığını tebliğ etmesi emredilmemiştir. islamı insanlara tebliğ etmesi ancak peygamberliğinin 4. yılında emredilmiştir.(kaynak:
http://www.diyanet.gov.tr...ku.asp?sayfa=12&yid=1 ) ebu cehil allah’ın varlığını ve yaptıklarını gördüğünü nereden bilebilir?
9- alâk suresi 17. ve 18. ayetler şöyledir; “17- o zaman çağırsın o kurultayını, meclisini! 18- biz çağıracağız zebanileri.” allah’ın ebu cehil ve meclisini yenmesi için zebanilere mi ihtiyacı vardır? allah’ın “ol!” demesi yeterli değil midir ki allah ebu cehil’i biz zebanileri çağıracağız diye tehdit etmektedir?
10- alâk suresi ve ardından gelen kalem suresi sürekli ebu cehil’e lanetler yağdırmaktadır. allah neden kendi yarattığı ebu cehil’e bu kadar kin gütmektedir? insanlığa gönderdiği ilk sözleri neden bu kişiye ayırmıştır?