1. 251.
    0
    hafifce kıyafetinin altına kaçtı yaramaz bir cocukcasına ellerim.
    ne çok ürkek ne çok cesurca hareket ediyordum vücudunda.
    sevdiğimi belli ediyor,
    ama bu sevginin sonunda nerede biticeğini
    en azından bu sefer benle olursa bir başkasına gitmez felsefesiyle
    dokunuyordum tenine.
    sadece bu değil tabii ki. seviyordum,
    dokunmakdı sevmek.
    dokunmanın kıyametini bilmekti sevmek.
    sevcandı sevmek.
    gülümsemesiydi.
    sonra dokunurken birden irkeldi. kucağıma oturdu
    - yok olmaz dedi
    - ne olmaz dedim
    - ya. şimdi olmaz tugay dedi
    hemen dikelip kucağıma aldım onu. saçlarını okşadım
    gözünden bir kaç damla yaş düştü.
    onları sildim.
    - nedir sorun dedim
    - ya. bir kere yaptım bunu biliyorsun, onu akşam tüm cıplaklığıyla öğreniceksin.
    tamam bir kaç yalanım var ama kavga etme diye. kızmıcağına ilk söz ver dedi
    - söz dedim
    - onu dinledikden sonra. ya seviyorum seni. ama bu kadar kolay olmaz herşey.
    el ele tutuşalım, gülelim, öpüşelim ama ilerisini şimdilik benden isteme
    lütfen dedi.
    bunları söylerken aklının hala serdarda oldugunu tahmin ederek
    kızmıştım. ve bana bir kaç yalan söylediğini itiraf ettiğinden dolayı
    kuduruyordum. ama bunu dışa yansıtmadım. akşam söylemesinin sebebi
    ortalığı yıkıp dökmemem, erkeklerin beni tutması,
    ona kızıp dövmemem, erkeklerin beni tutması
    ya da etrafdan cekinip pısırık gibi kalmam olabilir miydi?
    olabilirdi.
    kız beyni abi bu. yalnız sinirlenmemeye söz vermiştik.
    sözümüzün eriydik, tutulcaktı bu söz.
    sinirlensek de dışarı yansıtılmıcaktı.
    ···
   tümünü göster