1. 251.
    0
    küçükken annem ve babam beni azarladığında
    halının desenlerini incelediğim gibi
    sevcanı öptükten sonra da koltuğun desenlerini inceliyordum.
    - özür dilerim diye bir cümle attım ağzımdan dışarı
    kafamı kaldırmadan gözlerimi hafif yukarı kaldırdığımda
    tebessüm ettiğini gördüm
    tebessümüyle biraz daha cesaret alıp kaldırdım kafamı
    - gülmesene dedim
    öpmekten pişman değildim, olmamıştım, olmuyacaktım.
    çünkü seviyordum,
    çünkü bunu beklemiştim ben,
    çünkü hayallerimden ileri gidip
    dudaklarım ile dudaklarını er ya da geç kavuşturmuştum
    öylesine sarılmıştı ki dudaklarım dudaklarına
    utanma duygumu canice katletmek istiyordum.
    geri çekilmeseydim, bir asır ila bin asır arası
    nefessiz öpebilirdim onu.
    öyle istiyor,
    öyle özlüyordum..
    hala gülüyor, gülmesi beni rencide ediyordu.
    artık utancımı kırıp, ne de olsa benim sevdiğim,
    sevgilim diyerek kafamı tam olarak yüzünü görebilceğim kadar kaldırdım
    kaldırdığım gibi hafif bir tokat yedim yanağıma.
    - gülmeni izlemek için kaldırmıştım ama bu tokat derken,
    cümlemi yarıda kesip o da tshirtimin yakasından kendine çekti beni
    ve öpmeye başladı sanki o değene kadar kurak kalmış dudaklarımı.
    o benim çöl misali dudaklarıma su, yağmur, cicek olmuştu.
    öperken kalcasının hafif üstünden tutup kendime çektim
    bende kendimi cekyata yaydım ve üstüme yatırdım onu
    hem öpüyor,
    hem de teninde gezdiriyordum ellerimi.
    ···
   tümünü göster