1. 226.
    0
    jason ilk gördüğünde ciddi bir şekilde bana baktı. "ne oldu?" dedi. ilk söylediği buydu. jason ne kadar korkutucu bir görünüme sahip olsa da özünde kocaman bir kalbi vardı. küçücük oğlu alex ile nasıl ilgilendiğini, onu nasıl kucaklayıp sevdiğini gözlerimin önünde tekrar tekrar oynatıyordum. jason ve ben bir baba- oğul gibi olmuştuk. ben babamı özlüyordum, o da işte bulunduğu saatlerde oğlunu özlüyordu. benim ona hayallerimi, planlarımı, türkiye'de yaptıklarımı anlatmam hoşuna gidiyordu. şimdi ise karşımda ciddi ve korkutucu bir şekilde bana bakıyor, ne olduğunu soruyordu. "yanlışlıkla düştüm." dedim. "yanlışlıkla düşmek böyle bir şey değildir, inan bana ben de yaşadım. şimdi, neler olduğunu anlat." dedi. sakin olmasını söyledim, restorandaki konuklar gidince yemekte anlatacağımı söyledim.
    belirttim mi hatırlamıyorum, restoran self- servis olduğundan konuklar gidince çalışanlar istedikleri gibi yemeklerini yiyor. garson olanlar gidiyor, mutfaktakiler ise temizlik için bir ya da iki saat daha çalışıyor. yemekte aynı masaya oturduk. mekgibalılar da restoranın öbür köşesinde aynı masaya oturmuştu. havada kavga kokuyordu.
    ···
   tümünü göster