1. 526.
    +1
    akşama doğru farukla kulübün önünde buluştuk,
    arnavutköye yola çıktık, gazeteciyle orada sahilde bir mekanda buluşacaktık,
    geldiğimizde bizi bekliyordu,
    içeri girdik
    faruk gazeciyle tokalaştıktan sonra,
    benimle tanıştırdı,
    ünlü gecekulübünün sahibi, benimde üst ismim pedro bey diye tanıtmaya başlayacaktıki
    gazeteci zaten
    lüzumu yok sizi tanıyorum pedro bey diyerek elini uzattı,
    seldıbını aldım,
    oturduk içecek birşeyler söyleyip , sigaramı yaktım, dinlemeye başladım,
    faruk gazeteciye anlatıyordu,
    daha fazla lüzumu yok hayri bey, bu iş yeterince uzamadımı, ayağınıza kadar geldik, niye hala dava açmaya hazırlanıyoruz diye açıklama yapıyorsunuz ?
    şahsi bir meseleniz falanmı var?
    konuştukca konuşuyor, pgibolojik savaş açıyordu, gazeteci hayriye,
    yaklaşık iki saat süren ikna çabasından sonra,
    hayride hiç bir fikir değişikliği yoktu,
    artık farukta pes etmişti
    sanırım orada devreye benim girmem gerekiyordu,
    bi sigara daha yaktım,
    biramdan bi yudum aldım,
    bakın dedim hayribey;
    ben kimseyle düşman olmak istemiyorum,
    ama beni buna meyilli duruma getirdiğinizin inşallah farkındasınızdır,
    faruk kurduğu hercümlede bu işi tatlıya bağlamaya çalışırken, siz her cümlenizde bu adamın çabasını görmezden geliyorsunuz,
    benden bir isteğiniz varsa söyleyin yapalım, bu işi mahkeme yollarına kadar uzatıp ikimizde başımızı yakmayalım,
    ben hep bu kadar sakin konuşmam hayri bey,
    sizde yılmaz bey gibi efendi efendi fikrinizi değiştirin bu iş artık tatlıya bağlansın, benim canım sıkılmaya başlıyor artık...
    dedim
    pedrobey dedi hayri
    sizin muhattabınız bendeğilim,
    reşat beydir dedi...
    vay dıbınakoyayim,
    demek hayri reşatın medyadaki adamlarından biriydi
    o yüzden bu kadar ısrarcıydı,
    baştan anlamamız lazımdı a.q :
    ···
   tümünü göster