1. 101.
    +1
    sadece yoğun bir uğultu. hava biraz daha soğuk. bu sefer sandalyeden daha rahat bir yerdeyim. gözlerimi açıyorum ama her yer karanlık. sol gözümün ve burnumun yarasına yapıştığını anladığım bir bez tüm kafamı çevrelemiş. sanırım gözlerimi bağlamışlar. vücudumun her yeri ağrıyor fakat belli ki uzunca bir süre dövülmemişim. en son kendime geldiğim zindanda olayın sıcaklığıyla farkına varamadığım bütün acıları hissediyorum. camdan içeriye soğuk hava geliyor, ve açık olan camdan rüzgarın sesiyle beraber hareket eden çatırdayan çelik seslerini duruyorum. ufak tefek ama sürekli devam eden bir sarsıntı ile sallanıyor oturduğum koltuk. sanırım bir trendeyim...

    ilk bakışta kendimi ve çevreyi algılamaya çalışıyorum. yanımızdan büyük bir gürültüyle geçen trenden sonra artık bir tren vagonunda olduğumdan tamamiyle eminim. vagonun bir ucunda bi kaç kişinin konuşmalarını duyuyorum. ne dediklerini anlamak çok güç fakat birilerinin orada olduğunu doğrulayacak kadar konuşuyorlar. ellerimi hareket ettirmek istediğimde sağ ve sol kolumun başından dirseklerime kadar olan ağrıyı hissediyorum ve karıncalaşmış ellerimin yine arkamdan bağlı olduğunu anlıyorum. ağzım kurumuş, dilim damağıma yapışmış fakat camdan ince ince sızan soğuk susamışlık hissini bir şekilde bastırıyor.

    bir önceki bilinçli halimi hatırlamaya çalışıyorum, zindanı.. zindanda ne işim vardı? belki zindan değil terkedilmiş bir evdi, belki de bir mahzen, hiç bir fikrim yok. önemli değil hiçbiri. nasıl gitmiştim oraya?

    peki ya fikret, kardeşim!?

    fikretle bir yıldır görüşmüyordum. evet fikret aklıma geliyor birden. ne işi vardı zindanda, ne işi vardı o adamla orada, neden beni gördüğünde panikledi, neden bana yardım etmiyordu? acaba ona da mı bir şey yaptılar?! fikret yaşına göre büyük gösteren bir çocuktu. geniş ve büyük bir bedene sahipti. iri kemikliydi, boyu benden de uzundu, sesi kalın, mizacı da pek benimki kadar uyumlu sayılmazdı. fikret benim öz kardeşim değildi aslında, ben öyle görüyordum hep çünkü 'anne' dediğim kadın aslında gerçek annem değildi. fikret ve Aysel'in gerçek anneleriydi fakat benim annem ben daha 6 yaşındayken babamdan ayrılmıştı. ayrıldıktan sonra da önce istanbulu terketmiş, sonra da tamamen yurtdışında yaşamaya başlamıştı. fakat babamla birlikte beni de yıllarca arayıp sormamış, ben de babamın bana o yaşımda verdiği telkinlerle fikret ve Aysel'in annesini gerçek annemin yerine koymuştum. çocukluğumdan beri her aklıma geldiğinde sadece keskin bir öfkeden başka bir şey duymuyordum ona karşı. benim annem fikret ve Aysel'in annesi olan feraye Hanım'dı.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster