1. 101.
    0
    "When you are trouble man (sen bela adamken)

    We've gotta move gotta move (gitmeliyiz, gitmeliyiz)"

    Bu şarkı hala kulaklarımdadır. karga Bar'a girdiğimde saat 9 buçuğa geliyordu ve loş ışığın altında insanlar biralarını yudumlarken, erken gelme ihtimalini düşünerek göz ucuyla muratı arıyordum. çok detaylı bir arayış olmasa da görme şansım yok denecek kadar azdı. duvar dibindeki masalardan birine oturdum. elimle bir ellilik işaret ettim ve beklemeye koyuldum. muratın gelmesine 20 dakikadan az bir süre vardı. barda oturan ve karşılıklı gülüşen bir çifte takıldı gözüm. zeynepimle üniversite yıllarımız geldi aklım.. garsonla göz göze geldiğimde birayı çabuk getirmesini işaret ettim. uzun saçlı, saçlarını arkadan toplayan bir tipti. nedense pek ısınamamıştım. garson tayfası genelde bahşiş almadığı sürece hiç bir müşterisine iyi davranmaz. hatta müşteri kalkıp gitse garsonun işine gelir, çünkü daha az çalışacaktır. daha gece uzun olduğu için garson birayı getirdiğinde eline bir 50lik sıkıştırıp kulağına "bu gece servisi biraz hızlı tutarsan bi tane de çıkarken vericem" dedim. yalandan bir göz kırpıp dönüp gitti. gözlerim tekrar bara takılmıştı, sevgili oldukları her hallerinden belli olan bu çift az önceki hararetli tartışmalarını yarıda bırakıp birbirlerine sarılmış çalan şarkıya eşlik ediyorlardı.

    "London calling to the faraway towns (Londra uzak şehirleri çağırıyor)

    Now war is declared and battle come down (savaş ilan edildi ve çatışma aşağı geliyor)"

    çalan şarkı da beni savaş davet edermişçesine bira bardağını aldığım gibi tek seferde yarıya kadar içtim. bardağı masaya koyduktan beş saniye sonra da birdenbire gözlerim kararmaya başladı. vücudumun kontrolünü kaybetmemle başımın masaya çarpma sesini duydum. alnım acıyordu ama ben sonsuz bir uykuya dalmak üzereymişçesine kendimden geçmiştim. son duyduğum söz

    "London calling at the top of the dial (Londra üst düzey çağrı yapıyor)
    And after all this, won't you give me a smile? (ve tüm bunlardan sonra, bana bir gülümseme vermeyecek misin?)"

    bunlar oldu. ses yok, görüntü yok, his yok.
    ···
   tümünü göster