1. 26.
    0
    renklerin henüz daha griye dönmemiş olduğu zamanlardı..

    --3 yıl önce --

    oda arkadaşım Djibril'le vedalaştıktan sonra bavulumu alıp asansöre doğru yöneldim. Asansörün yanına geldiğimde arkamdan nefes nefes koşan Djibril'in sesiyle irkildim "dostum, sanırım bunu unutmuşsun!". iki yıldır oda arkadaşım olan Djibril'in koşabildiğini bilmiyordum. Daha önce onu hiç koşarken görmemiştim çünkü.. Djibril, Senegal kökenli bir fransızdı. oda arkadaşımın bir Fransız olacağını duyduğumda üzülmüştüm çünkü o güne kadar tanıştığım tüm Fransızlar burnu havada ve bencil tiplerdi. Djibril ise hiç de kafamdaki modele uymayan, fransada doğup büyümüş olmasına rağmen yardımsever ve utangaç bir çocuktu. Zehir gibi çalışırdı kafası. biraz da peltekti ve ingilizceyi Fransız aksanıyla konuştuğu için de sempatik gelirdi herkese. "zı bördf ar flayin meen/ the birds are flying man" (kuşlar uçuyor adamım) bile dese yüzünüzde istemsiz bir gülümseme oluşabiliyordu. Bu arada nefes nefese kalıp bana yetiştirmeye çalıştığı şey türkiyeden alıp getirdiğim fakat hiç kullanmadığım eski bir gözlük kabıydı.
    ···
   tümünü göster