1. 1.
    +8 -1
    kütüphaneye giriyorum. kimileri ders çalışıyor, kimleri ayakta çıktı almak için sıraya girmiş. hafif bir tebessüm takınarak diğer odaya yöneliyorum. şüphe çekmemek adına soru soruyorum,' cemil meriç kitapları ne tarafta acaba ' gibisinden.. sonra, daha önceden belirlediğim kitabın rafına yöneliyorum. canım benim ya,orada beni bekliyor. elime alıp biraz daha geziniyorum. bazı kitapları açıp iki üç sayfasına yoğunlaşıyormuş gibi yapıyorum. sonra,kimsenin görmediği,-şayet varsa- kameraların kör noktası kıymetindeki bir köşede o kitabı çantama atıyorum.ya da paltomun cebine, mevsimine göre değişir.
    hemen tuvaletin yerini soruyorum. yine şüphe çekmemek için çantamı uluorta açıp kalem falan çıkartıp masanın üzerine koyuyorum. tuvalete girdiğimde, soğuk kanlı bir şekilde işiyorum. zaten o tatlı heyecan çişimi getiriyor. sonra sifonu çekmezden evvel ellerimi yıkıyorum. çantamdan,önceden, lazım gelecek miktarını ayırdığım aliminyumu çıkarıyorum.ve sifonu çekiyorum, sifon fısssss diye dolarken ben kitabımı çoktan aliminyum ile kaplamış, çantamın en dibinde açtığım o bölmeye yerleştirmiş oluyorum. sonra dışarıdaki masada bıraktığım kalemimi alıyorum, görevli kadına ' fotokopi ne kadar ? ' diye soruyorum, cevabı alır almaz ' peki burası kaça kadar açıktı hanım efendi? ' sorusunu patlatıyorum. sonrasında çıkış kapısına yöneliyorum. barkod okuyan kapıdan geçerken kalbim pır pır ötüyor adeta.ama genellikle kapı okumuyor, aliminyumdan dolayı. eğer ötecek olursa,en saf ve soğuk kanlı ifadeyle ' buyrun çantama bakın, ikidir aynısı oluyor diyorum ' çantamı yere fırlatıyorum. bunu iki defa yaşadım. her ikisinde de kadın bakmadı. bir daha geçin dedi, sorunsuz geçtim. eğer ikinci geçişte de ötecek olursa kadın direk umursamamaya başlıyor. kütüphaneden çıkınca 100-200 metre ötede kamulaştırdığım kitabı okşuyor, öpüyorum. zira o benimdir artık!
    ···
   tümünü göster