1. 1.
    0
    Beyler öncelikle söyleyeyim. hikaye uzun ve korku hikayesidir. ben yazdım hikayeyi, asıl nickim blade.

    Gece 1'e geliyordu sanırım. Dışarısı zifiri karanlık.
    Annem ve babam ayrıydı benim. Şiddetli geçimsizlikten dolayı. Annemle kalıyordum evde. Melek gibi kadındır. Bir dediğini iki etmem, oda etmez.
    Birde benim kardeşim var. Oğuz, 13 yaşlarında. Kız arkadaşım, gönül.
    Severdim, çok severdim onu. Belki herşeyden çok. Bilemiyorum. Oğuzda canımdı benim. Annem, herşeyimdir.
    Gönül daha yeni gitmişti bizden. Odamda oturmuştuk, konuşuyorduk. Bana onlardan bahsetti.
    3 Harfliler, dedi. Ateist olduğumdan pek aldırış etmiyordum bu duruma.
    içten içe gülüyordum bile. Ama anlattığına göre, onlardan biri onu geçen sene ziyaret etmiş.
    Anlatıyodu bana, bir gün kapı çalmış. Babası gelmiş, hadi gidiyoruz kızım giy üstünü gel hemen, demiş. Gönülde hemen hazırlanıp gitmiş. Babasının sözünü iki etmezmiş. Babası elinden tutmuş, şehir çıkışına doğru yürüyorlarmış. Babasına hiç birşey sormamış. Çünkü dimdik önüne bakıyormuş. Hiç böyle olmamış. Ciddiyetinin farkında olduğu için, susmuş.
    Şehirden çıkacakken, bir araba yanaşmış yanlarına.
    Arabadan biri inmiş. Gözlerine inanamamış, şok olmuş.
    Arabadan inen, babasıymış. O halde elini tutan kimdi ? Sağına baktığında hiç bir şey görememiş.
    Peki o halde, o kimmiş ? O günden sonra pgibolojik tedaviler görmek zorunda kalmış. Eğer o şans, babası orada olmasaymış. Şehir çıkışında bir kuyu varmış, oraya hapsolacakmış.
    Bunu söylerler çoğu zaman. Bende duymuştum. o kuyuda bi kaç çocuk olduğu söylenir.
    inanmam ben öyle söylentilere. Gözümle görmedim çünki. Her neyse. Gönüle inanmış gibi yaptım. Şaşırmış gibi yaptım.
    Ama anlatırken gerçekten yaşamış olduğu gözlerinden okunuyordu. Bir şey diyemedim. Kafam karıştı. Bilgisayarın başında oturuyordum. Odanın ışığı kapalıydı.
    Annem uyuyordu, oğuzda arkamdaki ranzada yatıyordu. Kız arkadaşı vardı galiba hergelenin telefonla mesajlaşıp dururdu.
    ---
    Bilgisayardan cin çağırma eylemlerini araştırıyordum.
    Aklıma takıldı gönülün anlattığı şeyler. Yalan söylemiyordu. Bunu anlayabiliyordum.
    Girdiğim siyah arka planlı bir internet sitesinde, ayin gibi bir türle çağırılabileceği yazıyordu.
    Güldüm, nasıl olabilirdiki ?
    Ayrıntılı bir bilgi yoktu. Sadece ayin ile çağırılır, dikkatli ol. Yazmışlardı.
    Detaylı bilgiye ihtiyacım vardı. Ebubekir diye bir arkadaşım vardı. Kardeşimdir, her daim yanımdadır. O bahsederdi böyle şeylerden.
    ONLAR tarafından rahatsız edildiğini söylerdi.
    Alay eder gibi bir anlatış biçimi vardı, ama oda doğru söylüyordu. Yaşamıştı.
    Hatta, evde ayak sesleri duyduğunu söyledi. Her gece onu rahatsız ettiklerini söyledi.
    Odasının kapısı durduk yere çat diye kapanıp onun uykudan uyanmasına sebep olurmuş ara sıra. Geceleri mesaj atardı, uyuyamıyorum selman, diye.
    Teselli ederdim. Her neyse, geç olmuştu. Arkamı döndüğümde oğuzunda telefon elinde, uyuya kaldığını gördüm.
    Güldüm, az gelmedi başıma bu olaylar.
    Çok geçtim bu yollardan. Yorgan altında nefessiz kalırdım ben. Aldım telefonu elinden, duvar kağıdı yapmış kızı.
    Çokta tatlı bi kız. Kapmış dişiyi muallak
    Her neyse, uzandım yatağıma. Koydum telefonumu yastığın altına, yine gönül geldi aklıma.
    Her geldiğinde gülümser yüzüm. Yavaş yavaş, uyudum.

    Ay ışığı aydınlatıyordu sokakları. Uzatan sıfatını tam olarak göremedim kızın.
    iki eliyle hırkasını tutmuş, terliklerle koşuyordu bize doğru.
    Selman, dedi ince bi sesle. Gönül dü o, bize doğru koşuyordu.
    Ebubekirin omzundan çektim kolumu, sarıldım gönüle. Kulağına fısıldadım, pekte fısıldamak sayılmaz aslında. Normal bi sesle, " ne arıyosunlan bu saatte dışarda gerizekalı " dedim. Yanağından öptüm. Baktım gözlerine. Tamam sus, dedim. Parmağımı dudaklarına koydum. Beni merak ettin, dimi ? dedim. Atladı üstüme, sarıldı, hıhı dedi. Bi elimide bunun beline doladım. Ebubekir, ben, gönül, bize doğru yola aldık.
    Mahalle aralarında bazı yerlerde, sadece sokak lambası aydınlatıyordu sokağı. Hava soğuktu. Gönülün üşüdüğünü farketmiştim. Ceketimi falan verecek değilim. Tarzan gibi çıkmasaymış. Zaten eve az kaldı.
    Ebubekir sessizdi. Susuz kalmış gibiydi. Belki birazda aç.
    Kapıya gelmiştik. Elimi cebime attım.
    Anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Ev her zamanki gibi sesizdi. içeriye girdik. Sessizce, geçin şöyle mutfağa bakalım. Hem olanları anlatır ebubekir. Bende size bişeyler ikram ederim, dedim.
    Mutfağa girdik.

    Masaya oturdular. Ebubekir kafasını masaya koydu. Kollarını birleştirdi. Gönülde ebubekire dokunup, "ebubekir, ne oldu sana söyle, ne oldu ?" diye soruyordu.
    Bende sürahiyle, sakinleştirici niyetine 3 bardak su doldurdum.
    Koydum masaya. Dolabın kapağını açtım. Dünden kalan pasta vardı. Çıkardım pastayı. Kestim 3 dilim, koydum tabaklara.
    Sonra tabaklarıda masaya koydum. Çektim kendime bi sandalye. Oturdum. Gönül ayağa kalkıp sandalyesini bana yakınlaştırdı. Bi elini belime koydu. Yanağıma ıslak bi öpücük kondurdu. Kulağına fısıldadım, yapma çocuğun yanında. Bak şunun haline. Destek çıkalım ona, dedim. Tamam diye fısıldadı oda. Yüzü gülmüyodu o anlık. Ama gözlerinden neşesini okuyabiliyodum.
    Döndüm ebubekire. Ellerini anlına koymuş, dirsekleri masada. Düşünüyor öylece.
    Koluna koydum elini. Anlat kanka, ne oldu ? dedim.
    Çekti ellerini alnından. Anlatmaya başladı, yeni ağlamıştı. Sesi titrekti. Genizden geliyordu. Ağlamaya hazırdı, en ufak bişeyde ağlayacak gibiydi.
    "kanka,ben uyurken birden kapı çat diye kapandı. Yine aynı olay oldu. içeride birileri vardı. Ama göremiyordum. Kanka... (ellerini tekrar anlına koydu. Ağlıyordu yine) bişey boğazımı sıkıyodu kanka.. Sesim çıkmıyoduu. Çıkmıyodu. Çıkmıyodu işteee ! (elini masaya vurdu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyodu.) öldürüyolardı benı kanka ! Yapamıyorum artık dayanamıyorum her gece buna. (bağırarak) Olmuyo ! Beni göz göre göre öldürüceklerdi. Hareket edemiyodum. Nefesini boğazımda hissediyodum. Kalbime batıyodu bişey.. Bu gece çok ileri gittiler... Son anda annem üstümü açmışımdır diye üstümü örtmeye geldiğinde ışığı açtı ve her şey bitti. Nefes nefese kalmıştım.
    Annem göz yaşları içindeydi. Ben iyiyim anne diyip hırkamı aldığım gibi sokağa attım kendimi.. işte burdayım.
    ···
   tümünü göster