+3
Fişi çekilen adam
nurettin sözen zamanında istanbul'un bütün içme suyu hatları yenilendi. koca şehir delik deşik oldu, şantiyeye döndü, aylarca susuz kalan halk belediye başkanını ilk yerel seçimde devirdi. seçilen yeni başkanla birlikte istanbula su da geldi. bedelini eski başkan ödemişti, sefasını o sürdü.
ecevit hükümeti önceki koalisyonun dağıttığı banka kurma haklarıyla soyulan milletin gazabına uğradı. ekonominin başına devşirilen derviş de dalgalı kur programıyla ekonomiyi rayına oturttu. iktidara seçilen yeni başbakan da bu programın sefasını sürdü, bedelini ecevit ödemişti.
bu 11 yıllık iktidarında dış borçlar üçe katlanırken halk lehine bazı iyileştirmeler oldu. sağlık sorunları çözüldü, yerel idareler hizmetlerini arttırdı, ekonomide de programdan sapılmayınca sıkıntı yaşanmadı. bunlar inkar edilemez.
ama siyaseten tam bir kaos ortamı oluşturuldu. dış siyasette atılan her adımda hata yapıldı. 2. körfez savaşına girilmeye çalışıldı, meclisten tezkere çıkarılamadı. abd'ye rezil olundu. ırak işgal edilirken söz sahibi olunamadı. oradaki soydaşların hakları korunamadı. israil türk vatandaşlarını yardım gemisinde öldürdü, hesap sorulamadı. hava savunma sistemleri doğuya konuşlandırıldı, iran düşman oldu. suriye'ye kabadayılık yapılmaya çalışıldı, rusya'nın sert tutumuyla fiyasko oldu. uçağımız düşürüldü, sessiz kalındı. (halbuki abd'ye güvenip rusya'ya dayılanan gürcistan'ın hali alenen ortadaydı.)
iç siyasette acayip şeyler oldu. bir kasetle deniz baykal indirilip, kemal bey'e yol verildi. onlarca kaset çıkartılıp mhp baraj altına itilmek istendi. gelen tepki oyları ile baraj aşıldı. asker topluca hapise atıldı. bertaraf olmak istemeyen medya yandaş yapıldı.
hızlı tren faciasında 200 insanımız öldü, suçu kondüktöre kaldı. öss soruları çalındı, ses çıkmadı. öss'de şifreli sorular olduğu ortaya çıktı, üstü kapatıldı. uludere'de katliam yapıldı, suçu sahipsiz kaldı. reyhanlı'da katliam yapıldı, suçu sahipsiz kaldı. birini kürtajla, birini içki yasağıyla atlattılar. askerlerimiz öldü, kimisi sivilken sokakta sırtlarından kurşunlandı, hesabı sorulmadı. tam aksine terör örgütüyle pazarlık masasına oturuldu.
türklük ayıp sayıldı, türk bayrağı taşımak suç oldu. milli bayramlardan bir şekilde sıvışıldı. anıtkabire yürümek isteyen halka müdahale edildi, önüne geçilemedi. milli bayramlar yerine değişik kutlamalar getirildi. fetih haftası, kutlu doğum haftası gibi.
toplumun dna'sıyla oynandı. arada el altından cemaatle mücadeleye girildi. iktidar paylaşılamadı.
yapılan hizmetleri ayrı tutarsak eğer, iç ve dış siyasette fena çuvallayan bir uzun iktidar süreci olduğunu görürüz. bu kadar gerilimi herhangi bir toplum kaldıramazdı. türk halkı da kaldıramadı. belki son olayların içinde sanıldığı gibi dış istihbarat örgütleri de vardır. ancak 28 mayıs'tan itibaren yaşanan bu gelişmelerin nereye varacağı belli değildir. hiç kimsenin de sonucları bildiğini ya da olayları yönlendirebileceğini düşünmüyorum. şu ana kadar şiddet olayları oldukça az ve toplum birbiriyle çatışmıyor.
abd'de sayın başbakanın eşine "diktatörlük pgibolojisi" kitabının hediye edilmesi küçümsenecek bir olay değildir. bence başbakana gösterilen bir sarı karttır. başbakanın anayasayı değiştirmek istemesi, başkanlık sistemini diretmesi (yaklaşan yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri de dikkate alınırsa) kendi partisinde dahi sıkıntılar yaratıyor. bu aşamada başkannın ve bülenç arınç'ın karşı cephede olduğunu anlamak zor değil. cemaat desteğini çekmiş durumda. sokaklarda suçu yıkabileceği bir karşıt olmadan muhalefet büyüyor. çok güvendiği polis teşkilatı trafik hariç cemaatin elinde. kendine destek aramak için islam ülkelerine gidiyor, sanıyor ki orada kahraman gibi karşılanacak, ama olmuyor. dış basın aleyhinde tamtamlar çalıyor. oradan zayıflayarak dönünce sırtını oy aldığı meşhur %50'ye dayamaya çalışıyor, yine olmuyor. destekçileri çok zayıf kalıyor. (bulgurla, kömürle bir yere kadar çünkü.) köşeye sıkışmış durumda ve çember daralıyor.
peki bu kadar gözden çıkarılan birinin alternatifi var mı? sarıgül'ün suskunluğu bazı ipuçları veriyor. abdüllatif şener'in çıkışları manidar. ertuğrul günay'ın açıklamaları ilginç. bunlardan birisi veyahut birleşerek hepsi aradan sıyrılıp icazeti alabilir. bu kadar olayın içinde sarıgül'ün hiç gözükmediği, sıkça abd gezisi yaptığı gözden kaçmıyor.
muhalefet partilerinden bir çıkış olacağını sanmıyorum. chp halkından çok uzak, sokağı anlamaktan vareste tutuluyor. mhp zaten mevcut iktidarın gizli bastonu gibi her sıkıştığında imdada yetişiyor. (örneğin cumhurbaşkanlığı seçimi)
neticede her zamanki gibi merkez sağı temsil edecek bir parti oluşturulup iktidara getirilecektir.
yazımın ana konusu olan adamın ise kalemi kırılmış, bileti kesilmiştir. direndiği kadar iktidar ömrünü uzatabilir, kolay da teslim olmaz. fakat her demeci, her hareketi hatalı. şimdiye kadar çoktan valiyi ve emniyet müdürünü görevden almış olması gerekirdi. taksim'i topbaş'la başbaşa bırakıp, ustaca kenara çekilmiş olmalıydı. onun tercihi ise güçlü gözükmeye çalışmak oldu. tehditler yağdırmaya, göz korkutmaya devam ediyor.
kendi tabanına mesaj verdiğini düşünüyor. bu toplum bir "one minute" daha yemez.
nacizane düşüncelerim bu kadar.
siyaset yazmayayım diyorum ama neyse.
Tümünü Göster