1. 26.
    0
    Muhafızlar bizi evden çıkarttı ve köy derebeyenin geniş evinin yanındaki zindana kapattı, pislik ve kokudan dolayı üzerimdeki bol kollu keten tunik ile burnumu kapattım. Gözüm babama kaydı, başını eğmiş oturuyordu hala tek kelime bile etmemişdi. Anlık paniğin geçmesiylede korku beni sarmaya başladı. Düşüncelerimle boğuşurken sızmışım.
    Sabah zindan kafesine vuran metalik bir sesle uyandım, ilk dikkatimi çeken kafeste yalnız olduğumdu. Kalbime bir ağrı saplandı çünkü babam artık bizimle değildi. Beni kısa süreli şoktan ayıltan şey gardiyanın üzerime atmaya çalıştığı taklu suydu, halimi görünce genizden bir kahkaha attı ve kafesin kilidini açtı.

    Eğitimden nasibini almamış pes ses "Salındın" dedi. Ona doğru öfke kusan bir bakış atıp zindandan temiz havaya çıktım. Artık burada kalamazdım, hayatımı bir çiftçi yada bi aile babası olarak geçiremezdim. Hızlıca eve gittim, annem evde yoktu, annem ve babamın odasına girdim, babamın paslanmaya başlamış satır biçimli çentikli kılıcını kemerime astım, babama dedemden kalan eski püskü yastıklı kumaş zırhı kafamdan geçirdim ve en önemlisi güzel yayımı ve oklarımıda alıp kapıya yöneldim, tam evden çıkarken erzak ve para aklıma geldi, içeri geri girip ailenin 5-6 aydır biriktirdiği 3 pound para ile birlikte avdan kalan bir parçayı babamın av çantasına koyup çıktım.

    Somerset markete giden yola çıktım ve ilk geçen at arabasının kullanıcısına selam verip arabanın saman taşıyan arka kısmına atladım, adam bizim köyden değildi beni tanımaması işime gelmişti.
    Sallantılı toprak yolda ilerlerken ilk defa gerçekler yüzüme vurmaya başladı.

    Babam ölmüştü..
    Annemi yarı-deli bir şekilde geride bıraktım.. Hoşçakal bile demeden.
    Ağlamaya başladım... Kaderim için ağlamaya.
    ···
   tümünü göster