1. 1.
    0
    bugün nutuk okumadan nutuk atmaya soyunmuş cumhuriyet evlatları değildir bu vatanın sahibi. kendi tabancalarının kabzalarında üç hilal taşıdıkları için kendilerini bu vatanın sahibi ilan edenler vatan hainliği yapmaktadırlar.

    bu şekilde bu vatanın sahibi olmanız mümkün değildir. söyleyebileceğimiz çok fazla şey var lale hanım, tek bir programa nasıl sığdırırız (- kısa kısa gidiyoruz) zaten milletin kafasını şişirdik, dostların.

    - rica ederim, çok ilgiyle izleniyorsunuz şu anda. biraz da kürecik’te kurulan radara ve patriot’lara dönmek istiyorum ben. patriot’lara avrupa’dan büyük destek geldi. bizi ne kadar koruyacak? patriot’lar için ne düşünüyorsunuz?

    + lale hanım, şimdi patriot’ları açıkçası mülteci kamplarından ayrı düşünmüyoruz. büyük ortadoğu projesi’nin bir parçası olduğunu düşünüyoruz. oradaki hareket, eylem planlarının, iran’ı izole etme planlarının gerçekten orada lübnan üzerinden oyunların bir parçası olarak görüyoruz. çok manidardır, mülteci kamplarına bu ülkenin milletvekilleri giremezken –bakın yine altını çiziyorum, biz parlamenterist insanlar değilizdir, yani böyle bir kaygımız, hırsımız, telaşımız yoktur ama ortadaki gerçekliğin altını çizmek için bu tabirler üzerinden konuşmak zorunda kalıyoruz- bu mülteci kamplarına bu ülkenin milletvekilleri giremezken, iki gün sonra amerika’nın adana konsolosu gitti ve kapılarda karşıladılar, açtılar, ihtimam gösterdiler. bizim nasıl amerika’nın payendesi olduğumuzu, amerika’nın –tabiri yerindeyse bütün yoldaşlarımdan, dinleyenlerimden özür diliyorum ama tam tabiri budur- amerika’nın nasıl maşası, kuklası, yanaşması olduğumuzun ispatlarından biridir meselâ o, mülteci kampı ziyareti.

    e kürecik’teki radarı bundan ayrı düşünemezsiniz. “ülkenin müdafaası için olduğunu söylediler, ülkenin müdafaası için gece gündüz çalıştılar ve ülkenin müdafaası için bunu yerleştirdiler” gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı; bu ülkenin bu radar sistemine ihtiyacı olamazdı, ne zaman ki oldu, biz büyük ortadoğu projesi’nin aktif olarak, herkesten çok, kraldan çok kralcısı olup hamisi olana kadar; o gelen füzeler, o gelen füzelerin finansmanıyla ilgili neden bize destek vermek zorunda kaldı birtakım ülkeler(?), bunun adını doğru koymak lazım. katar ve suudi arabistan nasıl suriye operasyonlarını yönetmek için bize 10 milyar dolar aktarmışsa, türk ekonomisine giren çok ciddi bir nakit vardır bu haseple, bu sebeple… bu füzelerin de adını doğru koymak lazım; üzerinde “patriot” yazıyor! dil bilmeyen dostlar için açılayalım: patriot vatansever demektir. e muhtemelen vatansever füzeler, üretildiği vatanları seviyorlar bizden çok.

    - evet, bu da sanırım gerekli mesajı vermiştir. şimdi seçimlere biraz dönmek istiyorum ben. son yapılan seçimlerde özellikle kamuoyunda şöyle bir yargı uyandı, “seçimlerin sonuçları doğru açkılandı mı(?)”, “bu seçimlerde hile var mı, hile yapıldı mı(?)” diye. bununla ilgili bir çalışmanız var mı, bu yönde? seçimlerin nasıl yapıldığına ilişkin?

    + lale hanım, şöyle söyleyelim, bizim birtakım çalışmalarımız var mı, diye sürekli sorulur bize. yeni eylem var mı, yolda başka bir şey var mı? şimdi eskisinden çok daha güçlüyüz. kendi meramımızı, derdimizi biz halkımıza çok ciddi bir kitleye anlatmayı başardığımızı zannediyoruz. bizim eylem planlarımız içerisinde attığımız adımların tamamı büyük bir stratejinin parçasıdır. bu stratejinin nereye varmasını istiyoruz, biliyor musunuz(?): sınıfsız, sömürüsüz, ağaların değil, insanların özgürce dilediklerince yaşayabildikleri, paylaşımcı bir üretenlerin iktidarı telaşındayız.biz üretirken başkalarının tükettiği bir iktidarın telaşında değiliz. bizim yapmaya çalıştığımız budur!

    ve şöyle söylemek gerekir: bizim seçim sistemi üzerinden yapacağımız eylemden ziyade, gezi direnişi’nde olduğu gibi, halkın seçim sistemini sahiplenmesi, gerekirse sivil temsilcilerin o sandıkların başında beklemesi gerekir. çünkü şunu çok net biliyoruz, bunu iddia edebilecek durumdayız; “henüz açılmamış sandıkların açıklandığı bir seçim sistemi” oldu, oylama oldu. önüne geçilemedi. ve şunu da sormak isteriz, bilen dostlarımız vardır, daha önceki mülakatların bir parçasıydı ama yeni tanıştığımız dostlara duyurmak isteriz; kamu güvenliği müsteşarlığı diye bir birimi var bu devletin. kamu güvenliği müsteşarlığı bünyesinde daha önce yabancı uyruklu kimseyi çalıştıramıyordu. bu iktidar döneminde kamu güvenliği müsteşarlığı’nda yabancı uyruklu kişilerin çalıştırılmasının önündeki bilcümle engel kaldırıldı. gerekli yasal düzenlemeler yapıldı. dolayısıyla bir amerikalı syber güvenlikçiyi görevlendirmişlerdi, altyapısının yurtdışından yönetildiği bir sistemin içerisinde, siz gerçekten adil bir seçim yapıldığını, kazananların adil olduğunu söyleyebilir misiniz?

    ve siz şunu da söyleyebilir misiniz(?); hiçbir sıfatı yokken –bugünün başbakanı- bir bürokrat sıfatına sahip değilken, belediye başkanı değilken, parlamenter değilken amerika’ya kaç defa gitmiştir(?), kaç defa davet edilmiştir(?) ve akabinde seçimlerden nasıl farklı bir şekilde galip çıkmıştır?

    bütün bunların cevabını birilerinin verebiliyor olması lazım, adil bir seçim sisteminden bahsediliyor olsa! ama baraj sistemini de tartışabiliriz (- evet), bizim inanmadığımız bir parlamenter sistemi hakkında bu kadar çok laf ediyor olmamız bile tartışılası bir şeydir aslında ama * (- ama herhalde en yakın olanı siz değerlendirmeye çalışıyorsunuz) şimdi, %10 temsil hakkının olmadığı yerde bu şekilde gelişmelerin olması, bu şekilde bir seçime maruz kalmak son derece doğaldır.

    yani, liderler sultasının yaşandığı herhangi bir partiyi ayırt ederek söylemiyorum ama liderler sultasının birebir aktif olarak, çok uzun yıllardır yaşandığı bir yerde, dokunulmazlıkların zırh olduğu bir yerde; yani bugünün başbakanı 80 küsür davanın 60 tanesinden, kendi hakkında açılmış 80 küsür davanın 60 tanesinden “zaman aşımından(!)” kurtuluyorken hangi adaletten bahsediyoruz? bir gecede oldu bittiyle, torba kanunlarla kendi özlük haklarını iyileştirenlerin, bu halkın hassasiyetleri hakkında bu kadar laf edebiliyor olması bile utanç vericidir!
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster